Güncel

YORUM | Pandemi Fırsatı; Geçici Olan Hak Gaspları Kalıcı Hale Getiriliyor!

"Saldırılar artarken bu parça parça direnişlerin bütünleşmesi, saldırılara karşı koyuşun örgütlenmesi ve saldırıları geri püskürtmenin geçerli yolu olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu birlikteliği sağlamak bugün her cephede süren sınıf savaşını ezilenler lehine döndürülmesini sağlayacaktır"

Pandeminin dünyada açığa çıkardığı ortak nokta sınıflar arası eşitsizliği tüm çıplaklığıyla gözler önüne sermesidir. Emperyalist-kapitalist sistemin egemen olduğu dünyada bu eşitsizliğin özü sınıf çatışmalarıdır.

Emperyalist-kapitalist sistemin bir sağlık krizinde dahi işçilerin emekçilerin salgın koşullarında canları pahasına çalıştırılması kapitalist düzenin varoluş koşullarından birisidir. Bu varoluş koşulu olan sınıfsal konumlanışı pandemi koşulları tüm çıplaklığıyla gözler önüne sermiştir. Pandeminin başından itibaren egemenler sınıfsal konumlanışlarını gizlemeye gerek duymamışlardır. İnsanlar canlarıyla uğraşırken, sağlık hakkına erişemezken kimileri test kitleri ile oyuncakla oynar gibi oynamış, kimileri kendini korumak için ada kapatmış kimileri de herhangi olumsuz duruma karşı özel jetlerini ve özel hastanelerini hazır etmişlerdir. Bunlar gibi birçok örnek hafızalarımızdadır. Bazıları kafa karıştırmayacak kadar net sınıfsal konumlanışı bizlere vermektedir.

Pandemiyi sermaye sınıfı böyle yaşarken işçi ve emekçiler açlıkla salgın arasında tercih yapmaya zorlanmış, hastalık koşullarında çalışmak zorunda bırakılmışlardır. Sağlık hizmetlerine ulaşamayarak binlercesi hayatını kaybetmiştir. Dünyada pandemi de en fazla vaka sayıları ve ölümlerin alt gelirlilerin yaşadığı bölgelerde ve işçi sınıfının bulunduğu havzalar da olması tesadüf değildir.

Pandeminin yaşandığı bu dönemde ortak noktalardan birisi de sermaye sınıfının pandemiyi fırsata çevirme adımlarıdır. İstisnasız tüm ülkelerde pandemi ile beraber egemenler ezilenlerin kazanılmış haklarına saldırmışlardır. Pandemi bahanesi ile sermaye önlem adı altında hak gasplarına gitmiştir. Şimdi mesele bu hak gasplarını kalıcılaştırılmasıdır.

Ülkemizde pandeminin başından itibaren iktidar sahipleri sermayenin yanında olduklarını net bir biçimde ortaya koymuşlardır. Sermaye kalkan paketleri sunarken halka kolonya vaat etmişlerdir. Pandemi bahane edilerek işçilerin örgütlenme hakkı, grev hakkı üçer ay sürelerle belirsiz bir tarihe ertelenmiştir. İşçi ve emekçiler işten çıkarmalar yasaklanıyor adı altında ücretsiz izin dayatması ile günlük 39 liraya mahkûm edilmişlerdir.

Bu sürenin ne kadar olacağı belirsizdir. Patronlar ücretsiz izin dayatmasını işçilere karşı kullanmaktadır. Çalışan işçilerin başında sopa olarak kullanılan ücretsiz izin dayatması karşısında işçiler yasal anlamda çaresiz kalmaktadırlar. Aynı dönemde ilk elden işçi ve emekçilerin kıdem tazminatlarına saldırılmış ancak gelişen toplumsal muhalefet nedeni ile geri adım atılmak zorunda kalınmıştı.

Yine pandemi döneminde hak gasplarına, çalışma koşullarına, işten atılmalara karşı yapılmak istenen gösteri ve yürüyüşler pandemi bahane edilerek valilikler, kaymakamlıklar tarafından yasaklanmakta işçi ve emekçilerin yolları devletin kolluk kuvvetleri tarafından zor yolu ile kesilmeye çalışılmaktadır. Bu durum artık rutin bir hal almıştır. Koronavirüs salgınıyla birlikte İş Yasası’nın geçici 10. maddesiyle istihdam güvencesi sağlamak için işten çıkarma yasağı getirildiği iddia edilmiş, aynı düzenlemeyle patronlara İş Kanunu’nun 25/2 maddesiyle işten atma hakkı tanınarak işten atmalar kolaylaştırılmıştır.

İş Kanunu 25/2 Maddesine dayandırılarak Kod 29 ile işten atılan işçilerin sayısı özellikle pandemi döneminde artış gösterdi. “Ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller ve benzerleri” gerekçesiyle suçlanan işçiler, SGK’nin kodlamasına göre Kod 29 ile işten çıkarılmakta ve hiçbir hakkını alamamaktadır. Kod 29 ile işçiyi işten çıkaran bir patronun hiçbir ispat yükümlülüğü ve işçi mahkemede aksini ispatlasa bile maddi anlamda bir cezai işlem sorumluluğu yok.

“İşten çıkarma yasaklanıyor” adı altında çıkarılan yasanın yürürlüğe girdiği Nisan 2020 itibariyle özellikle sendikal faaliyet yürütülen fabrikalarda patronlar ispata gerek duymaksızın Kod 29 ile birçok işçinin işine son verdi. Son dönemde Çorum’da Ekmekçioğluları, Kocaeli’de Baldur fabrikasında DİSK’e bağlı Birleşik Metal-İş Sendikası’na, Uşak’ta Kaynak İplik’te Hak-İş’e bağlı Öz İplik-İş Sendikası’na üye olan işçiler Kod 29 ile işten atıldı.  Kod 29 ile işten atmalar, pandemi döneminde yüzde 70 arttı. Pandemi ile beraber geçici olarak geçilen evden çalışma, esnek ve güvencesiz çalışma, örgütsüz çalışma çıkarılmak istenen ve çıkarılan yasalarla kalıcı hale getirilmek istenmektedir. Pandemi bahane edilerek iktidarın attığı her adım çalışma yaşamının sermaye lehine yeniden düzenlenmesi için atılmaktadır.

Öyleki tüm sermaye temsilcileri düzenin yeniden kurulduğunu dillendirmekte, iktidara bu yeni düzene göre pozisyon alınması telkininde bulunmaktadırlar. Bu yeni pozisyon tüm alanlarda işçi ve emekçilerin kazanılmış haklarına saldırı anlamı taşımaktadır. Pandemi bahane edilerek törpülenen ya da geri alınan bu hakların sermayenin lehine yeniden düzenlemek yeni düzenin adıdır. Tıpkı OHAL dönemi geçici olan birçok uygulamanın kalıcı olduğu gibi pandemi döneminde getirilen uygulamaların kalıcı olması hedeflenmektedir.

Patronlar servetine servet kattı!

Pandemi dönemi ile işçi ve emekçilerin daha fazla yoksullaştığı, açlığa ve işsizliğe mahkûm edildiği ortadadır. Bunun yanında sermaye sınıfı tam tersine kazançlarını katlamışlardır.

2020 yılında dünyanın en zengin isimleri servetlerine servet katmaya devam etti. Bloomberg Milyarderler Endeksi’ne göre 2020’de en zengin 500 kişinin toplam serveti 1,8 trilyon dolar arttı ve 7,6 trilyon dolar oldu. Böylelikle 2020, 8 yıldır tutulan endeks tarihinde 500 milyarderin servetlerini en hızlı artırdığı yıl olarak kaydedildi.

Ülkemizde sermaye sınıfı temsilcileri karlarını artırmaktan geri kalmadılar. İşçileri ücretsiz izne çıkaran Migros tarihinin ciro rekorunu kırdığını açıkladı. Yine veliahtlarının “sakin ol champ…” söylemiyle hafızalarımıza kazınan Sabancı Grubu, Koç Grubu vb. gibi sermaye sınıfı kârlarını artırdıklarını övünerek açıkladılar. Patronların pandemi de ‘neşesi yerindedir.’ Pandemi de çıkarılan mücadele kalkanlarıyla işçi ve emekçilerin birikimleri sermayeye peşkeş çekilmiştir. İnsani bir kriz durumunda dahi, işçi ve emekçilerin yanında durmayan, kendi sınıfsal konumlanışına uygun olarak patronları tercih eden iktidarın bu süreci sermayenin lehine çevirmek için harcadığı gayret bu sonucun elde edilmesinde belirleyicidir.

Yaşanan ekonomik krizi daha da derinleştiren pandemi ile birlikte krizden çıkış yolu olarak görülen her cephede emeğe saldırı politikası hızlı bir şekilde devam etmektedir. Bunun yanında işçi ve emekçilerin itirazı gün gün artmakta, görünür hale gelmektedir. Parça parça gelişen eylemler kimi yerlerde kazanımla sonuçlanmaktadır.

Saldırılar artarken bu parça parça direnişlerin bütünleşmesi, saldırılara karşı koyuşun örgütlenmesi ve saldırıları geri püskürtmenin geçerli yolu olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu birlikteliği sağlamak bugün her cephede süren sınıf savaşını ezilenler lehine döndürülmesini sağlayacaktır.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Diğer içerik
Kapalı
Başa dön tuşu