Güncel

14 Mart Tıp Bayramı vesilesiyle

Sağlık hizmetleri pahalandı
“Hastaneye değil, hacıya-hocaya git!”


Ankara: Sağlıkta Dönüşüm Projesi’nin (SDP) yansımaları daha önceki yayınlarımızda epey yer aldı. Son şmeler bu yazılarda ileri sürülen düşüncelerin birer iddia olmadığını gerçeğin ta kendisi olduğunu gösterdi. Türk Sağlık-Sen’in yaptığı araştırma insanın en temel hakkı olan sağlık hakkının nasıl kâr alanına çevrildiğini de gözler önüne serdi. Araştırmaya göre Aralık 2012-Ocak 2013 dönemi sağlık hizmetlerine ortalama yüzde 57.9 oranında zam yapıldı.
SDP uygulamaya başlandığında, AKP hükümetinin ne dediğini, nasıl bir “halkçı” olduğunu, “mazlum hakkı yedirmediğini” birçoğumuz hatırlamayabiliriz. Konuştukça coşan R.T. Erdoğan hastane kapısında ne kuyruk olmasını ne de hastane kapısından geri çevrilen “vatandaşının” olmasını istiyordu! Ha! Bir de durumu acil olan hastaların parası olmadığı için hastane hastane dolaştırılanların ve bu esnada hayatını kaybedenlerin, bu gibi “münferit” olayların medyada yer almamasını “rica” ediyordu. Tabii ki ileri demokrasinin kuralları gereğince!
10 yıldır sağlıkta “devrim” yapan 1. Recep Sultan nihayet muradına erdi. Sağlık hizmetleri metalaştırıldıkça, hastaneler ticarethaneye döndükçe, parası olana sağlık hizmeti sunuldukça hastane önlerinde ne kuyruk kaldı ne de hastane kapısından gerisin geri çevrilen… Zira parası çok olanların bir avuç olduğu bir ülke Türkiye. Yoksul halkımız parasız olduğu söylenen Acil Servislere gitmeye başladı. Burada 5 dakikalık muayene süresi ile ölüme değil sıtmaya razı edilir oldu. Öyle ki; gazetecilere röportaj veren bir doktor “daha hastayı görür görmez reçete yazmaya başladık” diyordu. Bu doktorların değil doktorları da bir işçi haline getiren SDP’nin, dolayısıyla Erdoğan’ın başarısıdır!
Sağlık hizmetlerine yapılan yeni yıl zamları ile yoksul halkın sağlık hizmeti alması daha da zorlaştırıldı. SDP ile hedeflenen azami kâr gerçekleştirilirken, her kesimin kolayca ulaşması gereken sağlık hizmetleri ticarileştiriliyor. Parası olmayan ağrıya, sızıya ve ölüme terk ediliyor. Ocak 2013 itibariyle sağlık hizmetlerinden yararlanmak isteyenler hastaneye bir servetle gitmek zorunda. Yeni yıl zamları yüzde 100’ün üzerinde. Hastane ücretleri 2-3 kat artmış durumda. Laboratuar tahlili yüzde 209.9; ultrason ücretleri yüzde 129.8; diş dolgusu yüzde 118.7; röntgen yüzde 114.5; EMAR ücreti yüzde 108.5; hastane yatak ücreti yüzde 103.7; diş çekme yüzde 91.5; normal doğum yüzde 86.3 oranında zam gördü. Hiçbir ek ücret ödemeden sağlık hizmeti böyle olsa gerek!
Bir bütün SDP’nin ve yapılan zamların Türkçesi; Röntgen yerine kırıkçıya git; dişini pense, olmadı kerpetenle çektir; evde, sokakta doğum yap; zeytini ez içine sarımsak bir de yumurta karıştır ağrıyan yerine sar; bardak çektir; hala iyileşmedinse iki dua oku; hacıya, hocaya git; muskayı boynundan eksik etme; daha mı olmadı, bir tutam zakkumu, bir bardak baldıranla karıştır, iç. İşte TC devletinin, AKP hükümetinin emekçi yoksul halkımıza reva gördüğü sağlık hizmeti budur.
Sağlık hizmetleri bu zamlarla sınırlı kalmayacak. Büyük sermaye sağlık sektöründe hakim hale geldikçe sağlık hizmetleri fiyatı da artacaktır. İnsan merkezli değil, azami kâr merkezli sağlık hizmeti anlayışının sonucudur bu. Emekçi yoksul halkımızın nitelikli sağlık hizmet alması zorlaştırılırken, büyük sermayenin insan sağlığı üzerinden kâr elde etmesi kolaylaştırılıyor. Tüm kapılar bir avuç kodamanın daha da zenginleşmesi için açılıyor.
Egemenler, her alanda halkı sefalete sürüklüyor. Sağlıkta reform-devrim denilerek sağlık yaşam hakkı kâr alanına çevriliyor.
Egemenlere karşı birleşelim, örgütlenelim, örgütlü mücadele edelim!

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu