GüncelMakaleler

KADINLARIN BİRLİĞİ | “Direnişimizle, Mücadelemizle, Dayanışmamızla 1 Mayıs’a!”

"7 Mart 2023 tarihinde yayımlanan “DİSK-AR İşsizlik ve İstihdamın Görünümü” raporuna göre her 100 kadından sadece 19’u kayıtlı ve tam zamanlı istihdama katılıyor; geniş tanımlı kadın işsizliği yüzde 28.1 ve genç kadın işsizliği ise yüzde 49.9."

Her gün en az 3 kadının katledildiği Türkiye’de, AKP-MHP iktidarı ötekileştiren, ırkçı ve cinsiyetçi politikalarına ara vermeden devam ediyor. Öyle ki, 6 Şubat depremleri sırasında dahi deyim yerindeyse nefes almadan sürdürdüler bu uygulamaları.

Kadınlara, Kürtlere, mültecilere ve LGBTİ+lara yönelik saldırılara-linç girişimlerine, “kayıp” çocukların cemaatlere teslim edildiğine –bizzat Menzil tarikatı sadece bir köylerinde bin 100 depremzede çocuğun bulunduğunu açıkladı-, “evlat edinenle evlatlık arasında evlenme engeli olmadığı” fetvalarına ve daha pek çok pratiğe tanıklık ettik. Çadırlarda çocuklara, yaşlılara, engellilere, yaralılara bakmak, ailenin tüm iş yükünü gidermek yine tek başına kadınların omuzlarına bırakıldı.

Halkın kaderine terk edildiği depremlerin ardından şimdi seçim kapıda ve iktidarından muhalefetine tüm faşist partiler-ittifaklar, çalışma ve vaatlerini hummalı bir şekilde sürdürüyor. Bu çalışmaların önemli hedeflerinden biri kadın ve LGBTİ+lar olurken söylem ve vaatlerde de aynı şekilde kadınlar ve kazanılmış hakları gündemleştiriliyor. Bu durum cinsiyete dair meselelerin artık politikanın önemli hatlarından birisi olduğunu gösteriyor.

AKP-MHP iktidarı deprem öncesinde de ittifakını genişletme arayışı içerisindeydi. Yapılmak istenen anayasa değişikliği teklifinde bunu görmüştük. Bu değişiklik teklifinin derdi, başörtülü kadınların güvenceye alınması değil, kadınların kazanılmış hakları idi. Ayrıca “erkek aile reisliği” hedeflenmiş ve LGBTİ+ düşmanlığının önünün açılması amaçlanmıştı.

Deprem sonrasında ise Hüda-Par ve Yeniden Refah ile girilen ittifak, bu sürecin devamı niteliğinde. Yeniden Refah Partisi’nin Cumhur İttifakı’na katılmak için öne sürdüğü 30 talepten 5’i doğrudan, kalanları ise dolaylı olarak kadınların haklarının gasp edilmesiyle ilgili. İstanbul Sözleşmesi’nin yürürlük kanunu olan 6251 sayılı kanunun kaldırılması, 6284’ün etkisizleştirilmesi, zinanın tekrar suç haline getirilmesi, yoksulluk nafakasının kaldırılması vb. Ailesini kaybeden çocuklar tarikat örgütlenmeleri için kaçırılırken; deprem bölgesinde yüzbinlerce kadın hala ped ya da iç çamaşırına dahi ulaşamazken iktidar, altında on binlerce kişinin can verdiği enkazların üstünde tepinerek LGBTİ+lara yönelik ayrımcılık ve şiddeti bizzat örgütlemiş ve kadın düşmanı taleplerle ittifak alanını genişletmeye çalışmıştır. Bu tablo, AKP-MHP iktidarında cisimleşen devletin erkek ruhuna ayna tutar niteliktedir.

1 Mayıs’a da işte bu koşullarda gidiyoruz… Kadınların kazanılmış haklarına dönük saldırıların ivmesinin artması, şiddetin sıradanlaştırılmaya çalışılması vb.nin yanında derinleşen ekonomik kriz koşullarında kadınlar daha fazla yoksullaşmaktadır. 7 Mart 2023 tarihinde yayımlanan “DİSK-AR İşsizlik ve İstihdamın Görünümü” raporuna göre her 100 kadından sadece 19’u kayıtlı ve tam zamanlı istihdama katılıyor; geniş tanımlı kadın işsizliği yüzde 28.1 ve genç kadın işsizliği ise yüzde 49.9.

Bu rakamların da gösterdiği gibi kadınlar daha çok işsiz kalıyor, daha çok yoksullaşıyor. Bunun birçok nedeni var. Patriyarkal yapı, kadınların öncelikli görevini “aileye bakmak” olarak düzenlediği için kadınlar ya çalışmıyor ya da işten ayrılmak zorunda kalıyorlar. Pandemi döneminde daha görünür olan bu gerçek, 6 Şubat depremlerinin ardından da benzer bir tabloyu karşımıza çıkarmaktadır.

Pandemi, deprem, ekonomik kriz vb. dönemlerde işsizlik genel olarak artmakta ama kadın ve erkek işsizliği farklılıklar göstermektedir. Krizin en yoğun yaşandığı sektörlerde hangi cins daha yoğun çalışıyorsa o cinsin işsizliği katlanmaktadır. Diğer yandan işçi çıkarılması durumunda ilk tercih kadın işçiler olmaktadır. Kayıt dışı çalışmanın kadınlar açısından daha yaygın olması da yoksullaşmanın başka bir nedenidir.

Pandemi döneminde işsizliğin kayıt dışı çalışanlar arasında, kadınlarda daha çok artması da bu duruma bir örnektir. Kadınlar böylesi bir saldırı dalgası içinde, ortaya çıkıp örgütleniyor, politikanın bir parçası oluyor, ileri adımlar atıyor, “yaşamda ve mücadelede varız” diyor; “sokağa çıkmayın”, “itaat edin” diyen patriyarkaya karşı direniş, mücadele, dayanışmayla alanları dolduruyor. 8 Mart’ta depremde kaybettiğimiz on binleri yanına alıp alanları dolduran kadınlar, yıkımın içinden yeniden filizlenen mücadeleyle 1 Mayıs’ta da her türlü şiddete rağmen sokakları terk etmeyecek…

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu