GüncelMakaleler

YORUM | ‘Dogmatizmden Kopuş İçin’ makalesine dair bazı düşünceler

Gazetemizin bir okuru, 189'ncu sayımızda yayımlanan bir makaleye ilişkin görüşlerini kaleme aldı.

Derginizin 189. sayısında ‘Dogmatizmden Kopuş İçin’ başlıklı bir yazı çıktı. Bilim ve ideoloji gibi, önemli bir konu hakkındaki bu yazıyla ilgili kısaca görüşlerimi belirtmek istiyorum: Yazıda işlenen konuyu önemli buluyorum. Günümüzde, parasal gücü ve siyasi iktidarı elinde bulunduran sınıflar en yoğun saldırıyı ideolojik alanda yapıyor. Reel Sosyalizm diye adlandırılan ülkelerin yıkılışından sonra, emperyalist sistem elindeki tüm imkanlarla toplumlar tarihinin son durağının ‘liberal ve özgürlükçü demokrasi’ olduğu ve onun sosyal-kültürel yansımalarının galip geldiği tezini çok sık ve etkili biçimde işledi.

Hatırlayalım: “ideolojiler öldü, tarihin sonu geldi, aslolan bireydir” gibi sloganlar bu saldırıya eşlik edenlerden birkaçıydı.

İşçi sınıfının sosyal ve ekonomik hakları gaspedilirken bu sloganlarla bilincini bulandırmak, halkları alternatifsiz ve haliyle umutsuz bırakmak sermaye sınıfı için hayati önemdeydi.

Her ne kadar devrimci ve komünistler bu saldırıdan politik ve örgütsel olarak etkilenmiş olsa da sosyalizm ve komünizm ideolojisinde direnmesi gelecek adına önemli bir duruştur.

Önümüzdeki yıllar bunun değerini gösterecektir.

Yazıda ideolojinin mücadele için çok önemli bir silah olduğu ve sorgulamaya açık olması gerektiği dile getiriliyor.

Toplumun her alanında devrimci bir değişimi hedefleyen bir ideolojinin bilimsel gelişmeleri takip etmemesi ve sorgulama yoluyla kendini yenilememesi düşünülemez zaten.

Evrimci ve ya reformist bir çizgiye kaymamak adına ideolojiye tazelik katmamak; yazıda belirttiğiniz gibi, kemikleşmiş ve dün’ü yaşayan bir dünya görüşüne yol açar.

Toplumların geçirdiği ekonomik, kültürel ve sosyal değişimler, günlük yaşama özellikle son yirmibeş-otuz yılda devasa değişimler katan teknolojinin toplumsal etkisi, ülkelerarası politik kapışmaların revizyonist ülkelerin varolduğu dönemden farklı biçimlerde yaşanması vb. ideolojiyi bilimin ışığında zenginleştirmek gerektiğini gösteriyor.

Devrimci ve sosyalist hareketlerin istediğimiz düzeyde olmaması, bireysel ve örgütsel

alanda bir sorgulamaya yol açıyor. Bu süreç uzadıkça sorgulamalar daha da yoğunlaşacak ve uzun vadede; gün’e uyan politikaların yaratılamadığı değil, gidilen yolun yanlış olduğu sorgulanacaktır.

Asıl tehlike budur!

Bugünün devrimci ve sosyalistlerinin önünde, Doğu Bloku’nun yıkılmasından önce faaliyet gösteren devrimcilerin tanımadığı çok büyük bir sorun duruyor: Milyonlarca insanın öldü dediği bir toplumsal sisteme halkları ikna etmek. Her ne kadar 1989 gelişmelerinin niteliği devrimciler için berrak idiyse de kitleler için öyle olmadı: Sosyalizm onlar için ücretsiz eğitim, ücretsiz sağlık hizmeti değil, ekonomik refahın olmayışıydı; sosyalizm onlar için sosyal devlet ve işsiz kalmamak değil, seyahat edememekti; sosyalizm onlar için, insanlığın en yüce hedefi olan toplumsal eşitliğin sağlanması için zorluklara göğüs germek değil kendini özgür hissetmemekti!

Bu faktörleri küçümsemeye hakkımız yok. Halkları, günlük dertlerini, duygu ve düşüncelerini gözardı ederek ve bu sorulara ikna edici cevaplar bulmadan büyük davalara kazanamayız.

Yazının bende oluşturduğu düşünceleri paylaşmak istedim.

Mücadelenizde başarılar diliyorum.

Bir Özgür Gelecek okuru

 

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu