EmekGüncel

SÖYLEŞİ | Xiaomi-Salcomp İşçisi: “Örgütlülük Bilinçle, Örgütlenmeyle, Haklarını Bilmekle Başlar!”

Birçok arkadaşın kredisi var; aldığı zaten asgari ücret geçinmek çok zor. Buna rağmen insanlar direniş gösterdiler; güzel bir direniş, onurlu bir direniş...

Çin sermayeli telefon üreticisi Xiaomi-Salcomp’da işçiler kötü çalışma koşulları ve farikada yoğun bir şekilde yaşanan tacize karşı mücadele ederek sendikalaştı. Bunun üzerine patron işçileri işten çıkardı, direnişe geçen işçilerin üzerine kapıyı kilitledi. İşten atılan 170’i aşkın işçi de fabrika bahçesinde hakları için mücadeleye başladı.

Özgür Gelecek olarak, fabrikada mücadelenin ilk günlerinden bu yana sürecin öznesi olan, fabrika bahçesinde 3 gün kalarak sendika hakkına sahip çıkan bir Xiaomi-Salcomp işçisi ile görüştük.

Yenigün, direniş sürecini, Türk-Metal Sendikası ile patron arasındaki görüşmeleri ve önümüzdeki günlerde olabilecek gelişmeleri anlattı.

– Bir direniş başlattınız. İlk olarak Salcomp’un şartları ve patronların tutumundan bahseder misiniz?

– Evet bir direniş oldu. Direnişin ardından ayın 1’inde bir sözleşme olacak, masaya oturulacak ama talebimiz ilk önce atılan işçilerin işe geri alınmasıdır. 170 işçi direnişteydi zaten.

Öncesi de 15-20 işçi direnişteydi. Onun ardından talebimiz hepsinin işe başlamasıydı. Bizim sendikadan talebimiz öncelikle işçilerin işe başlamasıydı ama işe başlarken maalesef bizim karşılaşmak istemediğimiz bir durum oldu. Bu durumda da işçiler olarak oraya gittiğimizde evraklarımızı, yaptırdığımızda şöyle bir olayla karşılaştık: Ücretsiz izin gösterip işveren mağdurmuş gibi geriye dönük SSK’mızı, primimizi yatırmayacak; üstelik davamızı çekeceğiz, bu evrakları, ücretsiz izni imzalamadan işe başlayamıyoruz.

Bu durumun karşısında tutum alan ve işe başlamayan arkadaşlar vardı. Çoğunlukla başlamıştı zaten. Şimdi sendikanın burada tutumunu da söyleyim: Sendika işverenle zaten bir anlaşma yaptı. Bu durum zaten ücretsiz izin gösterilmesi, işverenin mağdur göstermesiydi.

Görüşmeler oldu ama görüşmeler, resmi olarak 1 Ekim’de olacak. Bence yumuşak bir görüşme oldu; işverenin ve sendikanın talebi görüşüldü. İşçilerin talebi sorulmadı, işçilerin talebinin ne olduğu belli değil.

Aslında işveren ve sendika karar verdi. İşçilerin burada bir talebi, kararı yok. Çünkü bunu sorgulayacak işçiler de yok. Sendika burada kaç ikramiye verecek; maaşlar ne olacak; işte dört ayda bir yarım maaş mı olacak, bir maaş mı olacak? Yılda kaç kere izin olacağını işçilerden hiçbiri bilmiyor. Ama işçilere denildi ki; “Öncelikle işe girmeniz gerek, her şey çok güzel olacak.”

Aslında sendikanın işçilere şunu sorması gerekiyor: “Arkadaşlar sizin talebiniz nedir? Bizim sendika olarak talebimiz de işverenin talebi de budur! Bunun orta yolunu bulacağız, böyle yapacağız” diye bir fikir alması gerekiyordu.

İşçiler burada bir mücadele etti ama sendika, burada sadece işçilerin değil de sendika aidatını alsın, içeriye girsin fikrini koydu. Yani burada sendikayla da mücadele edilecek. İşçiler bu konuda bilinçli değil. Yine içeride bir çalışma olması gerekiyor.

Salcomp patronu ile sendika arasındaki TİS görüşmeleri oldu mu?

– 1 Ekim’de olacak. Resmi olarak değil de bir görüşme, öngörüşme oldu. Ama işçilerin ne görüşüldüğü ve ne edildiğiyle alakalı bilgileri yoktu. Bu ikramiyeler, primler, işçilerin maaşları nolacak? İşçiler 2.820 TL alıyor. Biz kendimiz maaşlarımızı 3.500 TL olarak düşünüyoruz ama işveren ve sendika bunun fazlasını vermeyecek diye düşünüyorum.

Yani burada aslında bir anlaşma oldu ama resmi olarak 1 Ekim’de deniliyor, bundan işçilere pek bahsedilmiyor. Çünkü o tarihe kadar işçilerin bilmemesini istiyorlar. Ta ki sözleşmeyi atıp, imzalanana kadar, sendika içeri girene kadar. Bunu pek dile getirmiyorlar, gizli görüşme.

– Direniş süreci başlar başlamaz işten atmalar başladı. Bunlar direnişi kırmaya yönelikti. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

– Yani bu sarı sendika da olsa işveren, devlet sendikası da olsa burada Türk-İş evet burada bir mücadele gösterdi.  İşveren, Türk-İş’in içeriye girmesini kabul etmedi. Tabii ki zorluklar gösterdiler. Tuvaletleri matkapladılar, kilitlediler. İşçileri içeriye almadılar. İnsanlar iki gün boyunca tuvaletsiz kaldı; bahçede yattılar, evlerinden uzak kaldılar, çocuklarını göremediler, maddi sıkıntı yaşadılar. Birçok arkadaşın kredisi var; aldığı zaten asgari ücret geçinmek çok zor. Buna rağmen insanlar direniş gösterdiler; güzel bir direniş, onurlu bir direniş ama direnişe katılmayıp içeriye çalışan insanlar da oldu.

– Halihazırda sendika ve Salcomp patronu arasında imzalanan anlaşmayı yani öngörüşmeyi nasıl değerlendiriyorsun?

– Çok doğru bulmuyorum. Çünkü burada işçilerin talebinin ön planda olması gerekiyor. İşçilere ne istediğini, işçilerin ne düşündüğünü sormadılar; biz şunları şunları görüşeceğiz, işçilere bir taslak hazırlayıp, bir toplantı yapıp bunları dile getireceğiz, siz ne düşünüyorsunuz diye fikirlerini almadılar.

İşçiler de örgütlü olmadığı için sadece sendika istediklerini, sendikanın ne olduğunu bilmedikleri için de sendika talebiymiş, sendika hakları getirecekmiş gibi bu şekilde yöneldiler. Sendika da bunu kullandı. Çünkü işçilere sizin haklarınız nedir, ne istiyorsunuz demesini beklenirken, işçilerin hakları sendikayla işverenin iki dudağının arasına baktı.

– Direniş süreci ve kazanımlara ilişkin neler söylemek istersin?

– Aslında güzel bir direniş vardı ama maalesef işçiler çok örgütlü değildi. Örgütlülük, bilinçle, örgütlenmeyle, haklarını bilmekle başlar. Sadece sendika istediler. Bunun için güzel bir direniş gösterdiler. Ama işçilerin henüz haklarının ne olduğunu, neler olması gerektiğini, sendikayı da sorgulaması gerektiğini -neticede sarı sendika- düşünüyorum. Burada sendikayı sorgulayan bir işçi yok. Belki aralarında çok az işçiler var ama sendikayı eleştirirlerse sendika onları da dışlayacak.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu