EmekGüncel

SÖYLEŞİ | “İşçilerimiz Sessiz Bir Şekilde Çalışılan Yerlerde Heba Olmamalı; Sesimizi Bir Yerlere Duyurabilelim”

"Geri adım atmak gibi bir pozisyon olmayacak. Biz şimdi Bakırköy Belediyesi işçileri olarak direnişimizi gösteriyoruz ama özünde biz, bu durumları yaşayan tüm işçilerle bu direnişi yapmaya çalışıyoruz"

2018 yılında KHK ile belediye şirketlerine geçirilen ve Yüksek Hakem Kurulu (YHK) tarafından bağıtlanan sözleşme ile 2 yıl yüzde 4’lük zamma mahkum edilen İstanbul Bakırköy Belediyesi’nde çalışan yaklaşık 1200 işçi, belediye yönetiminin ardı arkası kesilmeyen yetki itiraz davaları sebebiyle toplu iş sözleşmesi imzalayamıyor.

27 Nisan’da eylemlerine ara veren belediye işçileri, 23 Ağustos’ta direniş çadırını yeniden kurdu. Bakırköy Özgürlük Meydanı’nda eylem yapan işçiler taleplerini bir kez daha yineledi. Direnişin 3. Gününde işçilerle bir araya gelerek söyleşi yaptık.

Oradaki örgütlenme sürecine dair sormak istiyoruz. Nasıl başladı? Kişisel olarak sendikalı olma hali nasıl gelişti?

Bakırköy Belediyesine 2010 yılında girmiş oldum. 10 yılımı doldurdum, 11. yılımdayım. İdari personel olarak çalışmaktaydım. Sonra Kurumsal İlişkiler Uzmanı olarak işime devam ettim. 11. yılımda da işten atıldım.

Biz taşeron olarak geçilen şirket çalışanlarıydık. Bize zaten sendikaya üye olma e-devlet üzerinden açılmıyordu, tanınmıyordu. Ta ki KHK gelene kadar. KHK başladığı süreçte bize de sendikalaşma yolu açılmış oldu. Biz zaten sendikal yolun açılması için, Nisan itibariyle hepimiz DİSK-GENEL İŞ’e üye olmuştuk. Orada arkadaşlarla konuşuyorduk, böyle bir hakkı elde ettiğimiz zaman hangi sendika olur, nasıl olur, ne yaparız diye. Bizim gönlümüz her zaman DİSK-GENEL İŞ’ten yanaydı ve örgütlenmemizi o doğrultuda yaptık. Daha KHK’nın ikinci, üçüncü gününde şirket üzerinde çoğunluğa sahip olmuş olduk.

Örgütlendikten hem sonra sendikalı arkadaşlar hem de Sendika Temsilcilerine dair mobbing, baskı uygulamaları arttı mı?

İlk etapta göz önünde bir şey yoktu ama bizim sendikalaşma sürecimizdeki yetki tespitine ilişkin, Çalışma Bakanlığı’na yetki tespitinde bulunduğunuz zaman zaten yetki tespitine ilişkin diğer sendika aracılığıyla karşı dava açıldı. Yetki tespitine itiraz edildi. Daha sonra Belediye de taraf oldu. Diğer

sendika ve Belediye, bizim yetki tespitimizi itirazlar ile 2 sene kadar uzattılar. Bu 2 senelik uzatma için KHK’yı da bahane ediyorlardı. O süreçlerde zaten davalık olduğumuz için, çoğunluk bizde olmasına rağmen biz de artı bir şey yapamadık. Bir şekilde davayı kazanacağımızı düşünüyorduk. Ama her seferinde farklı şeylerle karşımıza çıkıldı, her dava öncesi, sonrası. Şirket adı değiştirildi. Belediye davanın uzaması için, elinden gelen her şeyi yaptığı için, biz de örgütlü arkadaşlar dedik ki, ‘Yeter artık, biz mesele çözülsün istiyoruz, uzlaşı istiyoruz’ Genel İş’in de tavrı bu yöndeydi.

Onun için çok fazla eylem yapmayı düşünmedik, etmedik. Haklarımızı alacağımızı bildiğimiz için. Ama süreç uzatılmaya çalışıldıkça, elimize bir şey geçemeyeceğini ve bunu bir şekilde alanlara çıkıp artık sesimizi

duyurmak zorunda olacağımızın farkına vardık. Ve Genel-İş olarak kararımızı aldık. Eylemimizi başlatmıştık geçen sene.

O eylemlerin ardından işten atma süreçleri yaşandı mı?

Eylemlerin arkasında belediye o kadar örgütlü bir güçle karşılaşacağını tahmin edemedi. İlk eylemimizde 600-700 kişiyle alana çıktığımız zaman önce işçilerden sorumlu olduğu onbaşılarının, bölge sorumlularının yerlerini değiştirdiler ve işten çıkarıldılar. Bunlar olunca tabi, iş korkusu ve bir de

bunun yanı sıra müdürler işçileri toplayarak, kendi odalarına alarak, işten atmayla tehdit ettiler ve sendikaya üyelikten istifaya zorladılar. Bunu da yanlarında bire bir e-devleti açarak yaptılar. Bu çok hukuksuz olan bir olay.

Tabi ki suç. Suç duyurusunda da bulunduk. Hem müdürler hakkında hem de Belediye Başkanı hakkında. Belediye Başkanı birimlere giderek, işçilerin içine girerek, sendika ile ilgili her hangi bir şey yapıldığında, üye olunduğunda, işten çıkarma gibi bir söylemde bulundu.

Herhangi bir belediyeyi bırakın, sıradan bir işverene bile yakışık bir durum değil. Sendikalaşma hakkımız, demokratik hakkımız bizim. Biz bunları savunmazsak, işverenin bütün dediklerini yapmaya çalışırsak, olmayacaktır. Tabi bu eylemlerden sonra işten çıkarmalar oldu. 2 arkadaşımız Kod-29 ile çıkartıldı. Çünkü işten çıkarma yasağı vardı. Bunun arkasında biz

eylemlere devam ettik. Belediye yönetimi alternatif olarak ücretlerde düşürmeyi getirdi. Ücretlerden düşürmeyi kabul etmek istemeyen arkadaşlar ki bunlardan biri de benim. Ücretimi düşürmeyi “Bu bir hak gaspıdır” diye beyan ettiğim için işten atıldım.

Sizi de mi Kod-29’dan attılar?

– Kod-29 değildi. Benim ki Kod-4 “İşverenin her hangi bir şey göstermeksizin kendi iradesiyle işten çıkarması, iş hakkının feshedilmesi” diye geçiyor. Ama tabi diğer arkadaşlara yapılan haksızlıklar da vardı. Çoğu arkadaş iş kaybı korkusu yaşadı. Pandemi sürecinde, işsizliğin arttığı, yoksulluğun arttığı bu dönemde kimse işini kaybetmeyi göze alamadı. İstediğimiz kadar işçiler

arasında o cesareti, cesurluğu gösteremedik maalesef. Ve çoğu arkadaşımız ücretlerinde düşürmeyi kabul ederek işine devam etmek zorunda kaldılar. Bunlar hiç bir şekilde yaşanmaması gereken olaylar. İnsanlar geliyorlar ve zaten asgari ücretle başlatılıyorlar işe.

%4’lerle gelinmiş olan 3-4 bin liralık maaşın tekrar asgari ücrete indirilmesi, hukuk dışını bırakın, insanlık dışı bir şeydir artık. Belediyenin baskıları devam etti. Kısa çalışmaya koydu herkesi. Kısa çalışmadan sonra, öncü olan bizleri, ücretsiz izinlere çıkardı. Ücretsiz izinden sonra işten çıkarma yasağı başladığı zaman bizi işten çıkaracağını tebligatlarını gönderdi evlerimize. Yapacak bir şey yoktu. Sonuçta biz kalkıp bu yola girmişiz, bir şeyler yapmaya çalışıyoruz. Bunu da sonuna kadar devam ettirmek için elimizden geleni yaptık. Tekrar burada bürokrasi işin içerisine girdi. Yine çözümü uzlaşmacı bir şekilde yapalım dedik. Konfederasyonumuz görüşmeye geldi. Genel-İş görüşmeye geldi.

Ama, maalesef Bülent Kerimoğlu’ndan her hangi bir adım, her hangi bir cevap alamadık ve kurumlar geldikçe bunlar işçilerin üzerine daha fazla yürümeye başladı. Mobbingler, yer değiştirmeler, işten çıkarmalar oldu. 4 kişi çıkarıldı ve sonra durdu. İçerde arkadaşların yaşadığı olaylar ve çalışma koşulları hiç de insani değil. Biz de bu süreci tekrar canlandırmak istedik. Sonuçta müzakere ile bir yere ulaşamadık. Demokratik hakkımız sendikalaşma, işimize geri dönme olayını çadırımızda halkımızla beraber uygun gördük. Ve böyle bir uygulamada bulunduk.

Peki o zaman son olarak şunu sorayım. Burada direnişiniz daha yeni başladı. 3 gün oldu. Neler yapacaksınız, nasıl bir çağrınız var kamuoyuna?

Ama süreç ilerleyecek. Geri adım atmak gibi bir pozisyon olmayacak. Biz şimdi Bakırköy Belediyesi işçileri olarak direnişimizi gösteriyoruz ama özünde biz, bu durumları yaşayan tüm işçilerle bu direnişi yapmaya çalışıyoruz. Bilindiği üzere, fabrikalarda, belediyelerde diğer çalışılan yerlerde işçilerin hak araması her zaman için ters karşılanmıştır ve bastırılmaya çalışılmıştır. Şimdiye kadar da çok fazla sesleri yükselmemiştir. Şu an da ufak tefek de olsa işçilerimiz seslerini yükseltmeye çalışıyorlar.

Biz sorunların hepsinin ortadan kalktığı, daha güzel organize ve örgütlü bir şekilde olduğu zaman, sesimizi daha fazla duyurabileceğimiz, bu Kod-29 gibi hukuk dışı şeylerin bütün yerlerde, bütün çalışanlar üzerindeki baskısını kaldırmak istiyoruz. Adımız Bakırköy Belediyesi Direnişçileri ama biz genelin olumsuzluklarına karşı da bir şeyler yapmak istiyoruz. Onun için burada sivil toplum örgütleri olsun, diğer arkadaşlar, direnişteki bütün gruplar olsun, hepsinin direnişi, hepsinin hak arayışı, bizimde hak arayışımızdır. Bizde onlar için elimizden geleni yapıyoruz.

Bunu bireysel değil, genele yayıp işçilerin bilinçli bir şekilde, sınıf varlığını bilerek, işçi sınıfı bilincine vararak direnişleri sahiplenmesini ve bunun ilerlemesini istiyoruz. İşçilerimiz sessiz bir şekilde çalışılan yerlerde heba olmamalı. Emekleri, alınterleri sömürülmesin. Çocuğuna ekmek götürmek, aş götürmek için işçiler, saatlerce kötü çalışma koşullarına maruz kalıyorlar. Biz bu direnişimizi genele yaymak istiyoruz. Bunun için tüm arkadaşlarımızın bizimle birlikte, bütün eylem kırıcılara karşı ses çıkarmalarını, farkında olmalarını istiyoruz ki, sesimizi bir yerlere duyurabilelim.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu