EmekGüncel

SÖYLEŞİ | “Açlık ve ölüm arasında bir tercihe zorlanmayı kabul etmiyoruz”

Kovid19 gündemi ile birlikte 1 Mayıs’a kısa bir süre kalmışken, Tüm Çalışanlar İçin Sağlık Platformu ile salgın sürecini ve 1 Mayıs'a dair kısa bir söyleşi  gerçekleştirdik.  

Kovid19 gündemi ile birlikte 1 Mayıs’a kısa bir süre kalmışken, Tüm Çalışanlar İçin Sağlık Platformu ile salgın sürecini ve 1 Mayıs’a dair kısa bir söyleşi  gerçekleştirdik.  

Söyleşi ile hem platformun çalışmalarını hem de 1 Mayıs’a dair tartışmaları üzerinde sohbet etme fırsatı bulduk.  

Platformun ilk metninde onlarca demokratik kitle örgütünün imzası vardı, biraz bu süreci yani kısaca kuruluş süreci ve platformun hedeflerini anlatabilir misiniz?

Korona virüs salgınının Türkiye’de görülmeye başladığı ilk tarihten hemen sonra bu sürecin işçiler, emekçiler üzerinde hem sağlık açısından hem de ekonomik açıdan derin yaralar açacağını öngörüyorduk. Halihazırda ekonomik krizin ülkemizdeki tablosu oldukça vahimken bunun her anlamda salgınla birlikte derinleşeceği de aşikardı.

Bunun üzerine sendikalar, sendikacılar, emekten yana kurumlar, aydınlar ve akademisyenler ile bir süreç başlatmaya karar verdik. Bir metin kaleme aldık ve bu metin üzerinden hem taleplerimizi dile getirdik hem de bu talepler için eylem çağrısında bulunduk. Metni hızlıca ilgililere ulaştırmaya başladık.

Bu anlamda sürece çok sayıda emek dostu kurum ve kişi katkısını sundu. İmzacılardan gelen öneriler doğrultusunda süreci “Tüm Çalışanlar İçin Sağlık Platformu” olarak yürütme kararı aldık.

Süreç bizi haklı çıkarıyor. Milyonlarca işçi arkadaşımız 40 gün gibi bir sürede ya işten çıkarıldı ya da ücretsiz izne ayrıldı. Milyonlarca işçi arkadaşımız ise her gün ölümü göze alarak işe gidiyor. Herkesin bildiği üzere işyerlerinde virüs kaparak hayatını kaybeden onlarca arkadaşımız var şimdiden.

Biz platform olarak açlık ve ölüm arasında bir tercihe zorlanmayı kabul etmiyoruz. Ücretli izin hakkımız diyoruz. Birileri saraylarda yaşarken biz yeterli güvenlik önleminin alınmadığı fabrikalarda ölmeyeceğiz diyoruz.

Bununla birlikte sağlık hizmetlerinin tümünün herkese ücretsiz olmasını talep ediyoruz. Ayrıca ücretsiz izne ayrılmış hiçbir arkadaşımız 1170 TL ile geçinemez herkes bunun farkında. İstanbul gibi bir şehirde çoğu kiranın kendisi zaten bu kadar. Bunun için ücretsiz izin olarak ödenecek paranın en az asgari ücret tutarında olmasını istiyoruz.

Evde çalışan ve şu dönemde yükün çoğunu taşımak zorunda kalan emekçi kadınlara da aynı ücretin ödenmesini istiyoruz. İşsizlik fonunda birikmiş olması gereken para işten çıkarılan tüm arkadaşlarımıza yetecektir. Fakat fon bize değil de patronlara ödenek olarak kullanılıyor.

Kısacası yola çıktığımız 12 talebin arkasındayız. Bunun için gereken adımları da atmaya devam edeceğiz.

Platform neler yapıyor, nasıl geri dönüşler aldınız?

Platform olarak her gün 20.20’de evlerden ışık açıp kapayarak ses çıkarma eylemleri organize etmeye başladık. Özellikle cuma günleri bu eylemleri emekçi semtlerinde sokaklarda yapmaya çalışıyoruz ve taleplerimizi haykırıyoruz.

İmzacı bileşenlerimiz bulundukları alanlarda taleplerimizi yükseltmek için sokaklara çıkıyor ve hayatını kaybeden arkadaşlarımızın da sesi oluyor. Aynı zamanda Covid-19 vakası tespit edildiği halde işi durdurmayan işletmelerin önlerinde eylemler organize etmeye başladık. Geçtiğimiz hafta bu kapsamda; Sedef Tersanesi, Mutlu Akü, Omega Motor ve Esenyurt Posta dağıtım merkezlerinin önünde eylemler gerçekleştirdik.

Ayrıca taleplerimizin görünür olması ve gündemde kalması için belli aralıklar ile twitter eylemleri organize ediyoruz. Bu kapsamda geçtiğimiz hafta ÇarklarDursun başlıklı bir eylem organize ettik.  Bu süreci bu şekilde büyütmeye devam edeceğiz.

Ayrıca bize farklı iş yerlerinden ulaşan arkadaşlarımız oluyor. Çoğu zorunlu sektör olmamasına rağmen özel izin ile sokağa çıkma yasağı günlerinde bile çalıştırılan işçilerden. Yine işyerlerinde Covid-19 pozitif vakalar olan ya da olma olasılığı olan işçilerden geri dönüşler alıyoruz. Elbette ulaşamadığımız ya da bize ulaşamayan pek çok arkadaşımız var.

Bu yüzden sizin aracılığınızla tekrar ifade etmekte de fayda var. Bu durumlar ile karşı karşıyaysanız mutlaka bizimle iletişime geçin. Telefon, mail ve twitter hesaplarımızı aktif bir biçimde kullanıyoruz.

1 Mayıs’a çok kısa bir süre kaldı. Korona salgının yaşandığı bu tablo içinde,  devrimci demokratik güçleri, emek ve meslek örgütleri  1 Mayıs için sizce  neler yapmalı, bugün bunun koşulları nasıl oluşturulmalı?

1 Mayıs işçi sınıfının birlik, mücadele ve dayanışma günüdür. Bugün ise bunlara fazlasıyla ihtiyacımız var. Bu kadar yok sayılmışlığa, ölüme veya açlığa terk edilmişliğe 1 Mayıs’ta karşı koymaya ihtiyacımız var. Biz bu süreci diğer emek dostları kurumlar ile beraber planlamak istiyoruz.

27 Nisan haftasını “Emek Haftası” olarak ele alıp yürüttüğümüz süreci büyütüp geliştireceğiz. İşçi havzalarında taleplerimizi yüksek sesle dillendiriyor olacağız. “

Yaşamak ve Yaşatmak için Genel Grev” fikrini yayacağız. Kısa bir süre sonra yeni bir açıklama yayınlamış olacağız. Ama daha önce de ifade ettiğim gibi ölüm ve açlık arasına bizi sıkıştırmaya çalışanlara 1 Mayıs aracılığıyla gereken cevabı güçlü bir biçimde verebiliriz, hayatı her gün kendi elleriyle yeniden yaratan bizler için hakkını almanın tam zamanıdır.

 

 

 

 

 

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu