Güncel

“Bu olayın sebebi Türkiye’nin göçmen politikalarının sonucudur”

İnsan Hakları Derneği Irkçılığa ve Ayrımcılığa Karşı Komisyon 9 Şubat günü İstanbul Esenyurt’ta Suriyeli sığınmacılara karşı yapılan ırkçı saldırıya dair gözlem raporunu sundu.

İstanbul: 9 Şubat günü Suriyeli sığınmacılara karşı ırkçı saldırıların yapıldığı İstanbul Esenyurt’ta bulunan Bağlarçeşme Mahallesi’nde görüşmeler yapan İHD Irkçılığa ve Ayrımcılığa Karşı Komisyon, hazırladığı raporu İHD İstanbul Şubesi’nde sundu. Yapılan sunumda bulunan avukat Eren Keskin yaptığı değerlendirmede “Burada ırkçı saldırılara zemin hazırlayan esas nokta Türkiye’nin mülteci politikasıdır. Türkiye BM mülteci sözleşmesine coğrafi çekince koymuş bir ülke” dedi. Çekincenin kendisini ırkçı bir yaklaşım olarak değerlendiren Keskin “Ortadoğu’dan ve Afrika’dan mülteci kabul etmiyor, bütün bu sorunların kaynağında bu mülteci politikası yatıyor” dedi.

Hazırlanan raporu İHD adına Meral Çıldır okudu. Çıldır 9 Şubat günü gerçekleşen saldırı ile alakalı olarak 11 Şubat günü mahalledeki Suriyeli ve Türkiyeli esnaflarla görüşüldüğünü belirterek raporu buna göre hazırladıklarını belirtti.

Kavga ırkçı saldırılara dönüştü

Mahallede yapılan saldırıda “Mahallede yaşanan olaylar daha çok ‘Sinoplular’ ve ‘Suriyeli Araplar’ ile ilişkilendirilmektedir. Anlatılanlara göre akşam saatlerinde mahallede Suriyelilerin bir düğünü sırasında düğünden çıkan genç bir kadına laf atılmasının ardından Suriyeli ve Sinoplu genç erkekler arasında kavga çıkmış ve kavgaya birden fazla kişi karışmıştır” dedi. Yaşanan ilk olayın ardından kavga ırkçı saldırıya dönüştüğünü ve 15’ten fazla Suriyeli esnafa ait yerin saldırıya maruz kaldığını belirten Çıldır “Saldırılar sırasında “Burası Türkiye Suriye değil” sloganı atılmış ve “Allahuekber” şeklinde tekbir getirilmiştir” şeklinde konuştu.  Saldırıların ardından ise sadece Suriyeli gençlerin gözaltına alınmasını da değerlendiren Çıldır “Bu ırkçı saldırının cezasız kaldığının göstergesidir” dedi

Saldırılarda 2 Suriyeli ve Türkiyeli gencin yaralandığını belirten Çıldır hastaneye yaralılar hakkında bilgi almak için gittiklerini buna karşın hastane yetkililerinin izin vermediklerini söyledi.

Saldırının ardından, saldırının yapıldığı Bağlarçeşme Mahallesi’nde Suriyeli esnaflarla bir dizi görüşme yaptıklarını belirten Çıldır, Suriyeli göçmenlerin bu sorunları daha önce yaşadıklarını ve olaylardan fazlasıyla etkilendiklerini belirtti. Bir göçmenin “  Biz savaştan kaçarak buraya geldik ve buna rağmen bize küfür ediyorlar” dediğini aktaran Çıldır görüşme yaptıkları Türkiyeli esnafların çoğunun Suriyelilere karşı suçlayıcı ifadeler kullandıklarını belirtti.

 

Hazırlanan raporla ilgili sonuçları basın ile paylaşan Çıldır açıklamasını sonlandırdı;

  1. Suriyeli Arap ve Sinoplu Türk genç erkekler arasında başlayan bir kavganın, kavgaya hiç karışmamış Suriyelilerin işyerlerine saldırılarla sonuçlanması ve saldırılar sırasında “Burası Türkiye Suriye değil” sloganlarının atılması saldırıların ırkçı yanını ortaya koymaktadır.
  2. İki taraftan da yaralanmalar olmasına ve Suriyeli Arap sığınmacıların işyerleri tahrip edilmesi ve kendilerine karşı ırkçı küfürler edilmesine rağmen, yaşananların ardından sadece Suriyeli Arap sığınmacıların gözaltına alınması, bu ırkçı saldırının cezasız kaldığını ve dolayısıyla yeni saldırılara zemin açıldığını göstermektedir. Irkçı saldırıların önlenmesi için saldırıyı gerçekleştiren gruplara karşı ağır yaptırımlar uygulanması ve yasalarda gerekli değişikliklerin yapılması gerekmektedir.
  3. Yaptığımız görüşmelerde Suriyelilerin yaşadıkları mağduriyeti anlatmakta çok çekindikleri gözlemlenmiştir. Suriyeli sığınmacılar kanuni olarak Türkiye vatandaşı olan ve bu tarz ırkçı saldırılara maruz kalan bireylerden ve gruplardan (Kürtler, Ermeniler vb.) farklı olarak bu tip durumlarda kendilerini ifade edebilecekleri, yardım isteyebilecekleri yasal statüden, kendilerine ait medya organlarından, kurumlardan ve siyasi partilerden yoksundurlar. Az sayıda olan yardım kurumlarına da ulaşım imkânları sınırlıdır. Suriyeliler Türkiye’deki “Geçici Koruma Yönetmeliği”ne tabi olmaları nedeniyle birçok haktan mahrum yaşamaktadırlar.

Suriyeli sığınmacıların “geçici koruma” statüsü altında yaşamaları hem kendilerine dönük ırkçı saldırılara zemin sağlamakta, hem de yaşadıkları mağduriyetleri kamusal alanda ifade edebilecekleri bir biçimde tartışılmasını engellemektedir. Suriyeliler bir yandan ırkçı saldırılara maruz kalmakta, bir yandan da bu saldırıları dile getiremeyecek konumda bırakılarak, sessizleştirilmektedirler.

 

 

 

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu