DerlediklerimizGüncel

Nubar Ozanyan | “Vurun Ermeni’ye”

Türk televizyonları, yalan ve çarpıtma üzerine zehir saçıyor. Türk halkı başta olmak üzere, halkları şovenizm ve ırkçılık zehriyle taraf yapıyor. Zehir satıp düşmanlık ekiyor.

Dağlık Karabağ halkının direnişi devam ediyor. Türk devlet yetkilileri, düzen partilerinin yöneticileri başta olmak üzere bütün Türk medyası, utanç verici yalan ve akıl tutulması, çarpıtmaların arkasına sığınarak, Ermeni ve özgürlük düşmanlığı yapmaya devam ediyor. Kendine aydın-yazar-gazeteci-solcu diyen her kesimden insan, Dağlık Karabağ meselesi hakkında konuşuyor. Tartışıyor ve tutum belirliyor. Herkes bir yerde durarak soruna bakıyor. İzlediği, gözlemlediği, algıladığı biçimde tartışıyor. Değerlendirme ve çıkarsama yapıyor. Birikimi üzerinden halka mesaj veriyor. Bütün büyük ciddi toplumsal sorun ve olaylarda olduğu gibi savaş meselesinde de herkes taraf oluyor. Karabağ’da süren direniş meselesinde bu çevrelerin büyük çoğunluğu Türk devlet yanlısı oldu.

Gerçeğin gözüne bakmaktan korkmayan, haklıdan, mazlumdan, özsavunmadan yana olan, bölge halklarının birlikte ortak yaşam bilinç ve duygularına hizmet edenler adaletli ve adil tutum aldılar. Ancak sosyal şoven ve dar milliyetçi pencereden bakıp yanlış açıklama yapanlar, kopuşturucu mesajlar verenler de oldu.

Okun sivri ucu, NATO destekli AKP-MHP faşist yönetimine ve onun saldırgan katliamcı ordusuna, ırkçı-şoven zihniyetine çevrilmelidir. Doğru olan budur. Bazı sözde demokrat, solcu ve aydınlar, Kürt ulusal özgürlük meselesinde olduğu gibi, her zaman bilinç bulanıklığı yaratıp hedef şaşırtarak, saldırı oklarını Ermeni halkına çeviriyorlar. Hep birlikte var güçleriyle “Vurun Ermeni’ye” diye bağırıyorlar. Kürt ve Ermeni düşmanlığından ödün vermeyerek İttihatçı-Kemalist ve şimdilerde “İslamcı” Türk komprador burjuvazisinin önünde diz çökmeye devam ediyorlar.
En başta belirtelim, NATO’nun onayını alarak TC generalleri tarafından planlanan, desteklenen, sinsice hazırlanan bu savaş işgalci saldırgan bir savaştır yaşanan. Soykırım amaçlıdır. Ne Azerbaycan ne de Ermeni halklarının çıkarlarına ve daha iyi bir gelecek içinde yaşam kurmalarına hizmet etmeyi amaçlayan bir savaştır. Bu savaşla birlikte her iki halk da daha fazla yoksullaşacak ve daha fazla savaşın yarattığı sonuçlar üzerinden yıkım ve acılar yaşayacaktır. Bu savaş, her iki halka da ne mutluluk ne huzur ne de güven getirecektir. Ki öyle de oluyor. Savaş yıkıcıdır. İmha ve yok edicidir. Gerçekleştirilmek istenen işgal siyasetinin ikinci ayağı ise yeni bir Ermeni soykırımıdır.

Ermeniler, binlerce yıldır yaşadıkları Karabağ topraklarını işgal etmeye gelen; herkesin gözleri önünde çocuk yaşlı demeden halkı öldürmek isteyen; kadın ve çocuklara tecavüz etmek isteyenlere karşı ne yapsınlar? Temel soru budur. Somutluk ve gerçeklik üzerinden konuşalım. Aylardır ve hatta yıllardır saldırgan bir savaşa hazırlanan, en yıkıcı silahları ve en vicdansız paralı asker olan çeteleri bin bir yalanla kandırıp halkın üzerine saldırtanlar kimlerdir? Bu imha edici gerçeklik karşısında oturup hangi bilimsel tahliller, hangi akla uygun ve ahlaki açıklamalar yapılsa sizleri ölümden ve yok olmaktan kurtarabilir? Birisi çıksın ve Ermeni halkına ölüm ve yok olmaktan kurtulmanın varsa başka bir yolunu açıklasın. İttihatçı-Kemalist-İslamcı Türk solcularının yanı sıra, devrimci saflarda yer alan bazı yayın organları ve şahsiyetler de yanlış yerde durup yanlış kavrıyorlar. Görünen o ki, İttihatçılık zehrinden onlar da mustariptir.

Türk televizyonları, yalan ve çarpıtma üzerine zehir saçıyor. Türk halkı başta olmak üzere, halkları şovenizm ve ırkçılık zehriyle taraf yapıyor. Zehir satıp düşmanlık ekiyor. Sadece Türk televizyonları izleyerek, TC basınını okuyarak “bilgilenip”, fikir belirtip, yorum yapıp taraf olanlar iflah olmaz, Ermeni ve Kürt düşmanlarıdırlar. Çoğunluğu Türkçe’den başka bir dil bilmeyen, Türkçe’den başka bir dilde okuyup düşünmeyen, beyin dokuları İttihatçı-Kemalist-İslamcı zehirle dolmuş, zihin fukarası TC solcu ve gazetecileri neden hep Azerilerin Ermeni askerlerini, Ermenilerin de hep Azeri sivilleri öldürdüğü yalanının yanıtını veremez? Azerbaycan ordusu hiç Ermeni sivilleri öldürmez mi? Oraya taşınan paralı çeteler kafa kesmez, yağma, talan ve tecavüz yapmazlar mı? Bu çete artıkları “özgürlük savaşçıları” mıdır?

Karabağ’ın Mardager şehrindeki devlet hastanesini, başkenti Istepanagerdi hemen her fırsatta bombalayan ve Şuşi’deki kiliseyi bombalama sonucu yıkanların kimler olduğunun gerçek yanıtını TC gazetecileri ve solcuları veremezler. Türk medyası Dağlık Karabağ direnişine kendi öz bayraklarıyla katılan Êzîdî gençlerinin görüntülerini, Şengal’den Karabağ’a giden “YBŞ’li teröristler” olarak gösterirken yalan ve çarpıtmada ne kadar uzmanlaşabileceklerini ortaya koymaktadırlar.

TC medyasının en profesyonel ve en usta olduğu şey, yalanı büyük bir ciddiyet ve inandırıcılıkla anlatabilmesidir. İşin kötüsü bu çarpıtılmış, tersyüz edilmiş propagandadan sadece Türkiye halkı değil, kendisine devrimciyim, komünistim, ilericiyim diyenlerde etkilenmektedir. Onlarda “bütün gerici ve haksız savaşlara hayır” deyip ardından “Vurun Ermeni’ye” sloganı altında safa girmektedirler. Ortada Dağlık Karabağ’ın kendini savunma savaşı varken, bir soykırım tehdidine karşı haklı ve meşru bir mücadele varken bu denilebilmektedir. En başta AKP-MHP faşist rejiminin işgal ve saldırganlığı, savaş kışkırtıcılığı mahkum edilmelidir. Sorun dışarıda değil içeridedir. (20.10.2020, Yeni Özgür Politika)

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu