GüncelMakaleler

MAKALE | Ali Babacan’ın Kurduğu ”Deva” Partisi Halkın Dertlerine Deva Olabilir Mi?!

"Diğer burjuva partileri gibi DEVA partisi de; %35 kadın, %20 genç, %1 de engelli kotası koyarak ileri bir adım atmış görüntüsü verse de, DEVA partisi de, ne gençlerin, ne kadınların, ne de engellilerin dertlerine 'DEVA' olamaz"

Burjuva cepheden politik arenaya yeni bir parti daha dahil oldu. 11 Mart 2020 tarihinde İçişleri Bakanlığı’na verilen kuruluş dilekçesinin ardından Ankara Bilkent Otel konferans salonunda Ali Babacan tarafından kuruluşu açıklanan Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA) farklı cephelerden yapılan değerlendirmelerle tartışılmaya devam ediliyor.

Ahmet Davutoğlu’nun liderliğinde kurulan Gelecek Partisi’nin ardından AKP içinden çıkan bu ikinci partiye ilk tepki yine Cumhurbaşkanı R.T.Erdoğan tarafından geldi.

Erdoğan, “Yeni diye ortaya sürülen her oluşum sadece AK Parti’ye olan ihtiyacı teyit ediyor, onun dışında bir işe yaramıyor” açıklamasıyla Ali Babacan’ın kurduğu partiyi pek de önemli olmayan bir oluşum olarak lanse etti. Durumun Erdoğan’ın dediği gibi olmadığı, en azından Ali Babacan’ın kurduğu partinin AKP kitlesini bir şekilde etkileyeceği açıkken, Erdoğan’ın çıkışının ne kadar işe yarayacağı süreç içinde belli olacak.

DEVA partisinin kurulmasının ardından bir çok çevre beklentilerini dile getirdi. Bu beklentiler, “Atatürk’ten sadece bir defa söz etti”, “Kürt sorununu kürsüye çıkınca unuttu!”, “Neden kurucular arasında bir Alevi yok?”; “Kurucular içinde soldan da birileri olabilirdi” etrafında şekillenirken tüm bunlar Ali Babacan’ın yeni bir kurtarıcı olarak görüldüğünün yansımaları oldu.

Tüm açıklamalar ve beklentiler bir çaresizliğin, umutsuzluğun dışa vurumu olarak okunmalıdır. 18 yıllık AKP iktidarı toplumu baskı altına alarak büyük bir korku yarattı.

Giderek bozulan ekonomi, yaratılan işsizler ordusu, katledilen 15 bin kadın, Aleviler başta olmak üzere tüm inanç kesimlerinin baskı altına alınması, eğitim ve öğretimin paralı hale getirilip, yoksul emekçi çocuklarının geleceğinin İmam Hatip okullarına bağlanması, sayısız Kürt katliamı, AKP’nin yeni Osmanlıcılık hayalleriyle Suriye topraklarını işgal etmesi… Tüm bunlara dur diyecek bir alternatifin olmaması, toplumun yeni arayışlar içinde gözlerini DEVA partisine çevirmesinin “gayet” doğal bir refleksidir.

Ali Babacan’ın kurduğu DEVA partisinin de bir kurtarıcı olmayacağı açıktır. Ali Babacan ve ekibi de ideolojik olarak İslami değerlerden beslenmektedir ve dini değerlerin onlar için de gizli referans olacağı açıktır. Bundan vazgeçmeleri mümkün değildir. AKP tabanına oynayan bir partinin bundan ayrı düşünmesi zaten beklenemez.

Babacan, partisini tanıtırken, biraz da olsa seküler bir dil kullanarak “Dini kutsallarımızı günlük siyasete malzeme etmeyecek, siyasi propaganda aracı haline getirmeyeceğiz” söylemini kullanmıştır. Bu söylem AKP tabanı dışındaki kesimleri kazanma hedefli olsa da bunun gerçekle buluşmayacağı kısa zaman içinde ortaya çıkacaktır.

AKP milletvekili Mustafa Yeneroğlu, Batman eski Milletvekili Mehmet Emin Ekmen, Ahmet Faruk Ünsal, eski bakanlar Sadullah Ergin, Nihat Ergün ve Selma Kavaf ve dahasıyla Kurucular Kurulu üyeliği içinde yer alan eski ve yeni AKP’lilerin kurduğu DEVA partisinin de gerici bir güç odağı olduğunun altı çizilmelidir.

AKP’nin kuruluşunda yer almış, Dışişler Bakanlığı ve Ekonomi Bakanlığı yapmış Ali Babacan başta olmak üzere, 2019 yılına kadar AKP’nin tüm siyasi ve ekonomik kararlarının altında imzası olan; Kürtleri katlederken, devlet millet diyen, Roboski’de 34 Kürt köylüsü katledilirken bunu onaylayan, Alevilerin cemevlerini dört duvardan ibaret gören AKP’yi alkışlayan, işçilerin haklarının gaspedilmesinde imzası olan, kadınların katledilmesine sessiz kalan, sınır ötesi operasyonlara imza atan Ali Babacan ve ekibi Türkiye’nin kanayan yaralarına DEVA olamazlar.

Parti Kurucu Kurulu üyesi Dengir Mir Mehmet Fırat’ın kızı Helin Fırat’ı kurucular içine alarak da Kürt sorunu çözülemez. Her parti gibi DEVA partisi de Kürtlere oynamadan bir şanslarının olmayacağını biliyor.

Kürt dili ve ana dilde eğitim meselesini ”pedagojik bir gereklilik” olarak ele alıp, onun dışında, adeta Kürtleri yok sayan, tek dil, tek vatan ve tek bayrakta ısrar eden bir anlayış, Kürtlerin sorunlarını çözemez. Nitekim DEVA partisi kurucuları içinde yer alan eski MHP’li Ramiz Ongun, “Demokrasi ve Atılım Partisi olarak, anadilin bir çatışma konusu haline getirilmesini doğru bulmuyoruz.

Resmi ve ortak dilimiz olan Türkçe’nin iyi öğretilmesi esas olmakla birlikte anadile ilişkin talepleri, vatandaşlarımızın kültürel farklılıklarının tanınması, temel bir insan hakkı ve pedagojik bir gereklilik olarak ele alıyoruz. Bu itibarla, anadil hakkı kapsamında bütün vatandaşlarımızın anadillerini kullanmaları ve geliştirmeleri için gerekli düzenlemeleri yapmayı hedefliyoruz” açıklaması her şeyi açıklıyor.

Diğer burjuva partileri gibi DEVA partisi de; %35 kadın, %20 genç, %1 de engelli kotası koyarak ileri bir adım atmış görüntüsü verse de, DEVA partisi de, ne gençlerin, ne kadınların, ne de engellilerin dertlerine ‘DEVA’ olamaz.

Ali Babacan da, kurulan her yeni parti başkanı gibi demokrasiye çok önem verdiklerini söyleyerek, Türkiye’nin ancak demokrasi ile ilerleyeceğini tekrar edip durdu. Ali Babacan, 27. 11. 2019 tarihinde Fatih Altaylı’nın programında AKP’den neden ayrıldığını şöyle açıklıyordu: “Türkiye’de demokrasinin iyi işlemediğinden şikayet ediyorduk. Hukukun üstünlüğü ilkesinin örselendiğinden bahsediyorduk.

Zaman içerisinde uygulamalarla, çıkış değerleri arasında ciddi farklar oluşmaya başladı. Zaman içinde yavaş yavaş, 2011-2012-2013 de başlayan ve 2013’de hızlanan, uzun süre bunları düzeltmek için çaba harcadık. Bunlar evrensel ilkeler.

Bunların zaman içerisinde örselenmesi hepimizi rahatsız etti, düzeltmek için de çok çaba harcadık. Baktık olmuyor ve ciddi bir ayrışma yaşadık” açıklaması da samimi değildir. İşin özü; Demokrasi ve Atılım Partisi de diğer burjuvalar partiler gibi Türkiye’nin sorunlarına ”DEVA” olamaz, çözüm üretemez. Tek çözüm devrimdedir!

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu