Güncel

DENGÊ AZADÎ | Dedeoğulları Katliamı ve Bir Mahkeme Oyunu…

"Kürt halkına yönelik yıldırma ve baskı politikaları tarih boyunca yaşandı ve faşist devletin kurulmasıyla daha sistemsel hale getirilip günümüze kadar devam ettirildi/ettiriliyor."

2021’de giderek artan ekonomik kriz, milyonları daha da yoksul hale getirdi ve hayatlarını daha da yaşanılamaz hale getirdi. Lira, yılbaşından bu yana değerinin yüzde 40’ından fazlasını kaybetti. Dış borcun dolara endeksli olması liranın kaybettiği en ufak değerin dahi borçlanmada milyonluk bir artışa sebep olmasına yol açarak içinde debelenilen durumun derinliğini artırdı.

Ekonomisi diplerde olan iktidarın istikrar yakaladığı tek tutarlılık ezilenlere, özelde Kürt ulusuna yönelik saldırı politikalarıdır.

Bunun en net göründüğü yer ise halka dönük gerçekleştirilen katliamlarda, tetikçi olarak kullandığı katliamcıları korumadaki gayretinde görünmektedir. TC yargısı, Dedeoğulları katliamında, Deniz Poyraz ve Şenyaşar ailesine dönük katliamda failleri korumaktadır. Bunun dışında Kürt siyasi tutsaklardan Garibe Gezer, Halil Güneş ve Abdurrazak Suyur devlet politikaları sonucu katledildi.

Kürt halkı üzerindeki yıldırma ve baskı politikasının daha üst düzeye taşınılabilmesi adına HDP’nin kapatılması, kriminalize edilmesi için var güçleriyle çalışmaktadırlar. Haziran ayında Anayasa Mahkemesi, HDP’nin kapatılması yönündeki önergeyi kabul etti. Buna ek olarak, IŞİD’in Ekim ayında Kobanê’ye düzenlediği saldırı nedeniyle protesto çağrısında bulunan HDP’nin 108 üyesinin Nisan ayından bu yana Ankara’da duruşması sürüyor.

5 yıldır tutuklu olan HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş için 15.000 yıl hapis isteniyor, oysa ki AİHM’den çıkan karara göre Demirtaş’ın serbest bırakılması gerekmekteydi. 17 Haziran’da İzmir’de HDP İl Binasına elini kolunu sallayarak giren bir faşist, Deniz Poyraz’ı katletti ve 30 Temmuz’da ırkçı bir saldırgan, Konya’da yedi kişilik Kürt aileyi katletti. Geçtiğimiz haftalarda bu katliamın duruşması görüldü.

30 Temmuz’da Konya Meram ilçesinde yaşanan Dedeoğulları ailesine yönelik katliam sonrası faillerden bir tek Mehmet Altun isimli faşist tutuklandı. Duruşmanın başlamasıyla mahkeme başkanının fail Mehmet Altun’un ifadesini almaksızın sorguya çekmesi aslında duruşmanın bir tiyatro olacağının kanıtıydı.

Dedeoğullları ailesinin avukatları tarafından, katil Mehmet Altun’a yönlendirilen soruların birçoğunun “hatırlamıyorum” şeklinde cevaplanması da yine failin ne denli basit bir şekilde işin içinden çıkabilmesine izin verildiğinin kanıtıdır. Bunlar 7 Kürt’ün katledilmesinin “faili”nin sözde yargılandığı mahkemenin ne kadar düzmece ve failin arkasındaki gücün açığa çıkartılmaması üzere olduğunu göstermektedir. Tıpkı diğer katliamlarda olduğu gibi, cezasızlık politikası sürmekte ve faillerin arkasındaki devlet gücü ve politikası örtbas edilmeye çalışılmaktadır.

Nitekim hatırlanacağı üzere katliam gerçekleşir geçekleşmez, Süleyman Soylu tarafından olayın üstünün örtüleceği açık edilmişti ve “aile meselesi”, “basit bir anlaşmazlık”, “aileler arasında süren bir sorun” olarak gösterilmeye çalışılmıştı.

Kürt halkına yönelik yıldırma ve baskı politikaları tarih boyunca yaşandı ve faşist devletin kurulmasıyla daha sistemsel hale getirilip günümüze kadar devam ettirildi/ettiriliyor. Tüm bu saldırılar, katliamlar, katliam girişimleri, siyasi operasyonlar, devletin Kürt ulusunun varolduğu, Kürt ulusunun haklarını kazanabilmesi için örgütlendiği her yana savaş açtığının bir göstergesidir. Hal böyle olunca malumdur ki, bunların hesabı onun düzmece mahkemelerinde değil meşru-militan mücadeleyle sağlanabilecektir.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu