“Hamdi Bey’in Dersim için tavsiye ettiği her şey, harfiyen yerine getirildi. Eksik hiçbir şey bırakılmadı. Sağsa, şimdi sigarasını tüttürüp, keyfine bakıyordur. Yok eğer, vadesi dolup da ölmüşse, zehirli neşteri kullanma emri verenlerden biri, mutlaka ziyaret edip, “Hamdi Bey, mezarında rahat uyu, Dersim için tavsiye ettiklerinin her birini kusursuzca yerine getirdik” demiştir.”
“İşte, şimdi, meclis katibi Remzi Bey’in 934 senesinde çıkartıldığını söylediği Mecburi İskan Kanunu’na istinaden bizi garp şehirlerine gönderip, bir güzelce tırnaklarımızı çekmek istiyorlar. Yani, nasıl ki, Hamdi Bey’in raporuna harfiyen uyarak, Dersim’e zehirli bir neşter vurduysalar, bu defa da, General Naşit Hakkı’nın raporuna uyup, tırnaklarımızı çekmeye çalışacaklar. Yani, süngü yetmedi, şimdi sıra sürgünde.”
“Bizi insan olarak var eden dağlarımızdır. Dağlarımızdan yani, kendimizden vazgeçtiğimiz anda, asıl en büyük felaket, en büyük ölüm, en büyük kıyım, işte o zaman gelecektir.”
(Arka Kapak)
