GüncelManşet

(Foto) Hapishaneler Sempozyumu’nda 1. oturum sona erdi

İstanbul: Altunizade’de bulunan Petrol-İş Sendikası’nda uluslararası insan hakları savunucuları ve hukuçularında katılımıyla gerçekleşen Uluslararası Hapishaneler Sempozyumu’nun 1. oturumu sonlandı.

İnsan hakları savunucusu ve eski milletvekili Akın Birdal’ın moderatörlüğünde gerçekleşen 1. oturumda Birdal, “İHD ve TUAD-DER ile bir rapor hazırlayarak hasta tutsakların durumlarını cumhurbaşkanı ve meclis başkanı ile görüştük. Yasa uyarınca hasta mahpusların özgürlüğüne kavuşabilmeleri açısından adli tıp raporu yetmiyor. Bundan yararlanabilmesi için ağırlaştırılmış müebbet olmaması ve tutuklu olmaması gerekiyor. 3. Demokratikleşme paketi çerçevesinde çıkartılan pakette, yasa uyarınca bu adli tıp raporları yeterli olmuyor. Ek olarak Terörle Mücadele Şubesinin ve savcılığın o kişinin ‘tehlike oluşturmaz’ görüşünün olması gerekiyor” şeklinde hasta tutsaklara dair hak ihlallerinden bahsetti.

Türkiye’de idamın kaldırılmasının devletin yaşam hakkına saygı duyduğu anlamına gelmediğini belirten Birdal, hapishanelerde yaşam hakkının ihlal edildiğini, geçtiğimiz yıl koşulların iyileştirilmemesi sonucu 30 kişinin yaşamını yitirdiğini ifade etti.

Enternasyonal dayanışmanın örneklerinden Serkan Tosun’u selamlayan Birdal “İnsanlar ölmeyi bildikleri müddetçe özgürlükler yok edilemez” dedi.

 

Erboito: “Bir kişi vurulursa hepimiz vuruluruz”

Ardından İtalya’dan katılan Committee  for a Proletarian Red Relief adına Fululo Erboito, Kızıl Tugaylar, Rötar hareketi, hızlı tren projesine karşı çıkan gençlerden bahsederek İtalya’daki duruma ilişkin bilgi verdi. İtalya’da da TMK’nın olduğunu belirten Erboito, bu yasanın ekonomik- politik düzene tehdit olan her şeyi içine aldığını belirtti.

Eğer bir kişi vurulursa, hepimiz vuruluruz” diyerek dayanışmanın önemini vurgulayan Erboito, hapishanelerdeki hak ihlallerine dair somut talepler üzerinden insanları örgütlemek gerektiğini, tahliyenin genel mücadelenin bir parçası olduğunu ifade etti.

 

“Çin ve ABD liste başında”

ATİK, ADHK, AGİF adına açıklama yapan Baki Selçuk konuşmasına sempozyumu, dünyanın dört bir yanındaki siyasi tutsakları selamlayarak başladı.

Filipinler, Peru, Hindistan’da ulusal ve siyasi mücadelelerde yüz binlerce siyasi tutsağın olduğunu belirten Selçuk, devimci basın, kadın mücadelesinin özneleri ve çocuk tutsakların da hapishanelerdeki yerine dikkat çekti. İdam cezalarının devam ettiğini ve bu konuda Çin ve ABD’nin liste başı olduğunu belirten Selçuk, politik tutsakların savunma haklarının gasp edildiğini, kitap, gazete verilmediğini, ailelerle görüşme haklarının engellendiğini ifade etti.

 

Gülbahar: “Sizi size yabancılaştıran bir sistem”

Ardından söz alan 30 senelik tutsaklığının ardından geçtiğimiz sene tahliye olan TKP/ML dava tutsağı Hasan Gülbahar, “E tiplerinden T tiplerine oralardan M tiplerine ve Askeri hapishanelerden E tiplerine ve siyasi tutsaklar için yapılan F tiplerine kadar kaldım. Tüm bu hapishaneler belirli farklılıklara rağmen büyük ortaklıklar barındırıyor. 1980’lerde 12 Eylül darbesiyle birlikte hapishanelerde yaşadıklarımız fiili uygulamalar şeklinde baskılardır. 90’lı yıllara geldiğimizde sınıf hareketinin kabarması ve ulusal mücadelenin ivmelenmesi devleti de mücadele mevzisi olan hapishaneleri daha geri bir pozisyona itme arayışına soktu. Tam da bu arayışın ifadesi diyebileceğimiz TMK oldu. 91 yılında çıkartılan yasa bu gün yaşananların da alt yapısını oluşturdu. Devlet bunu uygulamak için 91 de hapishaneleri kısmen boşlatırken 96 da Eskişehir tecrit hapishanesini açtı. Ancak toplumsal muhalefet buna geri adım attırdı” şeklinde konuşarak yaşanan süreçlere dikkat çekti.

Tecrit- tretman koşullarına dair Gülbahar, “2004’de İnfaz kanununda infazın amacı “pişman olmak” şeklinde yortuldu. Tartışmalar sonucunda ise tretman şeklinde yorumlarken uygulamalar hala pişman olmayı dayatma şeklinde gelişti. Ben 12 sene tecritte kaldım. 1-3 kişilik hücrelerde kaldım. Tecrit insanı birbirine değil, kendisine de yabancılaştırmayı hedefleyen bir sistem. Her anınızda bir odaya hapis edilmeniz ve dışarı ile iletişimin kesilmesi ile sınırlı değil sadece. Her anınızın idareciler tarafından kontrol altına alındığı bir sistem olarak görülmesi gerekiyor. İnsanın gelişebilmesi için doktorlar-uzmanlar bir ilişki-iletişim içerisinde olmayı gerektiriyor. Ancak tecrit bunun karşısında bir sistem olmanın adıydı. 12 Eylül’de bedenlerimizin işkence altına alındığı bir sistemdi. Tecrit ise ruhunuzu, kendinizi, bilincinizi, duygunuzu alıp götüren ve sizi size yabancılaştıran bir sistem olarak kurgulandı. Aramalardan tutun gecenin bir körü baskınlara, itirazların süngerli oda ile karşılanmasına kadar çok fazla karşılığı olan bir sistem olarak düşünmek gerekiyor” şeklinde deneyim aktarımında bulundu.

 

“Hapishanelerde 202 hasta tutsak var”

Eylem umudun anasıdır, diyerek konuşmasını bitiren Gülbahar’ın ardından Av. Sinan Can söz aldı. Can, İHD’nin resmi açılamalarına dikkat çekerek hapishanelerde 202 hasta tutsağın bulunduğunu belirtti.

 Hasta tutsakların tahliye edilmesinin önünde demokratikleşme paketleri ile dile getirilen “tehlikeli olma” gerekçesi en büyük engel olduğunu ifade eden Can, Adli Tıp Kurumlarına değindi. Adli Tıp Kurumu’nun bakanlığa bağlı bir kurum olduğunu ve Adalet Bakanlığı tarafından atamaların yapıldığını ifade etti.

Can’ın ardından 30 dakikalık serbest kürsüye yer verilirken burada ilk olarak sözü Sevim Kalman aldı. Kalman, tutsakların mücadelesi kadar dışarıdaki mücadelenin de önemli olduğunu, insanların sokağa akmasının devletin geri atmasının yolunu açtığını belirtti.

Yaşam Ağacı Derneği’nden Galip Demirci, kendisinin de uzun yıllar tutsak kaldığını belirterek tecrit politikasının kişiliksizleştirmek olduğunu belirtti.

Eski tutsak Zeynel Demirci, devletin varlığını, iradesini, düşüncesini bir kenara atmak istediğini belirterek Amed zindanlarından müdür olan yüzbaşının “Sizi öyle bir hale getireceğim ki, kapıları açsak bile gitmeyeceksiniz” sözünü hatırlattı.

Demirci’nin konuşmasının ardından 1. oturum yemek molasına geçmek üzere sonlandı.

 

[widgetkit id=603]

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu