Ortadoğu’da ezilen halkların verdiği mücadelenin destekçisi değil; öznesi olma bilinciyle Yeni Demokrat Gençlik olarak “ ve Şengal İçin Direnişe Omuz Ver. Dayanışmayı Büyüt!” şiarıyla uzun bir süredir örgütlediğimiz kampanyamızın; Dersim ayağında topladığımız yardımlarla beraber Kobanê sınır hattı olan Suruç’a, 7 Kasım tarihinde gittik.
Kampanyamızın başında; “kitleyle beraber bu süreci örme ve ulaştığımız kitleyle sınır hattına gitme” perspektifiyle hareket etmiştik. Bu süreçte bir kitle hareki olarak çalışma yürütme perspektifiyle hareket ederken; isteyen herkesin bizle beraber hareket etmesini ve bu çerçevede kendi özgünlükleriyle çalışmalarımıza katılmasını hedef olarak koymamız oldukça verimli bir süreci işletmemize vesile oldu.
Bu süreçte Dersim merkez ve Pertek’te hem okullarda hem de yerelde çalışmalarımız oldu. Dersim Üniversitesi’nde her gün kurulan çay ve kampanya standımız oldukça ilgi çekerken; bizle çalışmak isteyen arkadaşların bu stantlarda çalışmaları hem “yükümüzü” hafifletti hem de geniş bir kitleyle hareket etmemizi ve temas ettiğimiz kitleyle doğrudan politik ilişkilerimizin gelişmesinin yolunu açtı. “Direnişimizin Bir Parçasıdır Çayımız” sloganıyla çay standımızın okulda ciddi bir etki yarattığını söyleyebiliriz.
Pertek’te ise ilk defa okula stant açılması ve yerelden doğru merkezde kurduğumuz stantlar hem okulda hem de yerelde ciddi bir etki yarattı diyebiliriz.
Çeşitli çalışmalarımızın sonunda sınır hattına gitmeyi kendi alanımızdan doğru hedef koymuştuk. Hem ilişkilerimizin savaşı ve savaşın yarattığı etkiyi daha yakından görme; hem de topladığımız yardımları elimizle ulaştırma bakımından sınıra gitmemiz oldukça iyi bir noktadan hareket etiğimizi pratikte de karşımıza çıkardı.
7 Kasım Cuma akşamı Dersim merkez ve Pertek YDG olarak yardımlarımızla beraber iki dolmuşla sınıra doğru yola koyulduk. Yol buyunca marş, slogan ve halayın eksik olmadığı yolculuk gece yarısında Measer Köyü’nde son buldu. Gittiğimizde nöbetçilerin yaktığı ateşe “ Yüce Dağlardan Sesler Geliyor” marşımızla dahil olarak halaya durduk. Sabaha kadar devam eden halayımız marşlarımız tüm uyanan kitleyi bize çekerken ateşte yapılan çayda sıcak ilişkiler kurmamızın temel noktası oldu.
Gün içinde ATİK’ten gelen heyetle ortak program koyarak hareket ettik. Önce YPG/YPJ şehitlerinin mezarlarını ziyaret etmekle başlayan programımız daha sonra Belediye deposuna yardımlarımızı götürmekle sürdü. Çadır kentlere yakın olan depoya topladığımız yardımlarımızı götürdükten sonra çadır kentlerde bulunan insanları ziyarete gittik. Her şeyin somutlandığı ve net bir şekilde ifade edildiği nokta çadırlarda bulunan yoğun çocuk nüfusu ve yüzlerinde ki ifadeydi…
Birkaç saat geçirdikten sonra Suruç Belediyesini ziyarete gittik. ATİK, DDSB, Deri-İş Sendikası, Avrupa Yeşiller Partisi milletvekili Filiz Demirel ve Avrupa Sosyal demokrat Parti milletvekili Ali Rıza Şimşek’in de bulunduğu heyetle birlikte YDG heyeti olarak Suruç Belediyesi’nde yaptığımız görüşmelerde kendi kampanyalarımızı ve kendimizi tanıttıktan sonra Belediye önünde bir basın açıklaması gerçekleşti.
Açıklamayı Kaypakkaya anlayışı örgütlülükleri olarak oluşan heyet adına ATİK Genel SekreteriSüleyman Gürcanyaptı. Gürcan “Başta Türk devleti olmak üzere Ortadoğu gericiliğinin bu sistemi boğmaya yöneldiğini ifade etti. Kendilerinin ise bu süreçte direnişi destekleyen değil, parçası olan bir konumlanışa sahip olduklarını belirtti.
Açıklamadan sonra YDG heyeti olarak sınır hattında bulunulan Measer köyüne gittik. Köyde akşamüzeri bir değerlendirme ve bundan sonra nasıl şekillenmemiz üzerine bir toplantı yaptı. Toplantımızın temel noktası somut tablodan, örgütlü mücadelenin bir zorunluluk olduğu ve buradan doğru şekillenmek gerektiği üzerine vurgu yapıldı. Peşine nöbete dahil olarak o gece ikişer saatle iki noktada nöbet tuttuk.
Coşkumuz ve enerjimiz köyde her yerde konuşulurken her toplanışımızda kitlenin ilgisini çeken bir noktada duruyorduk. Ertesi günü öğleye doğru tekrar sloganlarla arabalarımıza binerek alanlarımıza doğru yola çıktık.
