Güncel

Tarımsal Ürün Fiyatlarında Neo-liberal Artış, Neo-liberal Kâr

Türkiye’de tarımsal üretim artık küçük üreticilerin yaşadığı sıkıntılar ve bunun nedenleri üzerinden tartışılıyor. Bu tartışmalar klasik tarım algılayışının ötesinde tarıma doğrudan müdahale eden büyük sermayenin yöneliminin bir sonucudur. Büyük sermayenin denetime aldığı ve küçük köylüleri tasfiyeye sürükleyen konuların başında ürün fiyatları ve devletin izlediği fiyat politikası geliyor. Son günlerde kuru fasulye ve patates fiyatlarının artışıyla gündeme gelen bu konu iki ürünün genel üretim sorunundan kaynaklanan bir fiyat artışı durumundan daha ciddi bir soruna işaret ediyor.

Ürünlerin arz-talep dengesindeki bozulmadan kaynaklanan fiyat dalgalanması olağan bir dalgalanmadır. Bu tür dalgalanmalarda devlet piyasaya müdahale ederek fiyattaki dalgalanmayı, hem üreticinin hem de tüketicinin zarar görmesini engeller. Normal şartlarda, tarımsal üretimi ve üreticiyi serbest piyasa rekabetinden koruma anlayışı içinde olan devletin yapacağı veya yapması gerekendir bu. Fakat neo-liberal politikalarla T.C gibi yarı sömürgelerde fiyat politikası, büyük sermayenin çok uluslu tarım tekellerinin denetimindedir.

Günümüzde tarım ürünlerindeki fiyat dalgalanması daha çok artış yönünde aşırı bir hassa noktada seyir ediyor. Dünya genelinde herhangi bir sebepten dolayı üretimdeki azalma ya da spekülatörlerin daha çok kazanç sağlamak için uydurdukları yalanlar, tarım ürünlerinde muazzam fiyat artışlarına neden olabiliyor. Bu durum kendi halinde işleyen bir tarımsal üretimden ziyade çok uluslu şirketlerin marifetidir.

Neden?

Neo-liberal politikalar uygulanmaya başladığı andan itibaren tarımsal üretim yapısını da değiştirdi. Bir ürünü üretip pazarda satmak da kâr etme yöntemidir. Ayı ürünün borsasını oluşturarak ve diğer ürünleri de borsaya koyarak daha fazla kar sağlamakta bir yöntemdir. Neo-liberalizm tarım ürünlerini de borsalaştırarak üretimi de borsalaştırmıştır. Tarımsal üretimin büyük sermayenin Pazar ihtiyacına göre yapılandırılması ve finans sektörüyle birleştirilmesi ürün fiyatlarının belirlenmesinde önce dolaysız üreticilerin daha sonrada devletin (göstermelik yetki dışında) söz hakkının elinden alınması tüm denetimin tarım tekellerinin elinde toplanmasıdır. Neo-liberalizm çok uluslu şirketlere ve yerli işbirlikçilerine tarımsal üretim ve fiyatlandırmada tam bir hâkimiyet sağladı. Bugün fiyat dalgalanması yaratmak ve hatta Gıda Krizi çıkarmak büyük sermaye için en basit ve en kolay işlerinden biri haline geldi. Dünyanın herhangi bir yerinde üretimde yaşanan pürüz gıda fiyatlarının artışına neden olabiliyor. Fiyat artırmak isteyen ürünleri depolarda stoklayabiliyor.

Kuru fasulyedeki fiyat artışının nedeni Çin ve Hindistan da kuru fasulye üretiminde yaşanan düşüş olarak gösteriliyor. Patates fiyatındaki artışı nedeni de siğil hastalığı nedenli üretimin düşük olması ve fırsatçıların ellerindeki patatesleri stoklaması olarak gösteriliyor. Fakat bunlar esas neden değildir. Emekçi halkın en çok tükettiği bu iki gıdadaki fiyat artışına yoksul halkı inandırma çabasıdır ileri sürülen nedenler. Kuru fasulye ve patates üretimine yıllık talep edilen miktara bakıldığında hile/düzen ortaya çıkacaktır.

Kuru fasulye tüketimi ortalama yılda 240-250 bin ton arasındadır. Son beş yıllık üretim 160-200 bin ton arasında değişerek yılık tüketimin altında kalıyor. Üretim ile tüketim arasındaki açık 40-50 bin ton. Bu açık ithalatla kapatılacak. Son beş yıldır aynı oranda üretim açığı üretimi artırarak değil de ithalatla kapatılıyor. Geçmiş yıllarda ithalata rağmen fiyat artışı yaşanmaz iken bu yıl kuru fasulye kalitesine göre fiyatının 16TL’ye kadar çıkması tarım tekellerinin daha fazla kar amaçladığı açık bir durumdur.

Patates tüketimi yıllık 4 milyon ton. Yıllık üretim son beş yılda 4-4.8 milyon ton arasında değişiyor. 2013 yılında patates üretimi 4 milyon tonla tüketimin gerisinde kaldı. Fakat 2012 yılı üretimi 4.8 milyon ton. Bunun 4 milyonu tüketime 350 bin tonu tohumluluğa harcandı. Geriye kalan 450 bin ton patates 2013 yılı için depolandı. Bunun anlamı 2013 yılında patates üretiminde düşüş olsa da depolarda patates olmasıdır. Depolar patates doluyken patates fiyatının 5TL’ye kadar çıkmasının kar amacından başka anlamı yoktur.

Devlet bu sorunu çözmek için ithalat yoluna gidiyor. Fakat ithalat çözümden ziyade küçük üreticin üretimden kopmasını dolayısıyla üretim açığının artmasına neden oluyor. Her ithalat küçük üreticinin rekabet güncü kırıyor, elindeki ürünü maliyetin altına satmak zorunda bırakılıyor dolayısıyla zarar ediyor. Ya ürettiği üründen vazgeçiyor ya da üretimden kopuyor. Böylece küçük üretici tarımdan tasfiye edilirken büyük üreticilere ve tarım tekellerine azami kar sağlanıyor.

Fiyat artışlarının nedeni, devletinde yürütücü olarak bizzat içinde olduğu neo-liberal tarım politikalarıdır. Asıl üretici olan köylülerin(zengin köylüler dışındaki) üretimden satışa kadar üretim aşamalarının hiçbirinde söz hakkı bırakılmamıştır. Ürün fiyatlarında ürettiği ürünü geçimini sağlayacak fiyata dahi satamayan bir köylülük söz konusudur. Üreticiden tüketiciye fiyatları belirleyen tarım tekelleridir. Kuru fasulye ve patates fiyatlarının artışından da onlar sorumludur.

Bu sorunu çözecek olan, küçük üreticilerin ezilmesini açlığa ve yoksulluğa sürüklenmesini engelleyecek olan, tarım tekelleri azami kâr sağlarken yoksul halkın temel gıda maddelerine pahalılıktan dolayı ulaşamamasına beslenememesine son verecek olan, bu fiyat politikasından olumsuz etkilenen küçük üreticiler ve yoksul tüketicilerin kırdan şehre ve şehirden kıra birlik ve dayanışma içerisinde örgütlü mücadelesidir. Başka yolu yoktur. (Bir okur)

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu