GüncelMakaleler

ANALİZ | Bir festivalden daha fazlası: TEKNOFEST!

"R.T.Erdoğan bizzat kendisi ve temsil ettiği kliğin çıkarları için bu alanda önemli adımların atılmasını, hem kendisinin hem de temsil ettiği kliğin muazzam karlar elde etmesini sağlamıştır. Elbette bunu emperyalist tekellerle işbirliği içinde montaj sanayine dayanarak gerçekleştirmiştir"

İstanbul’da Teknofest adı altında ilki 2018 yılında gerçekleştirilen “İstanbul Havacılık, Uzay ve Teknoloji Festivali”nin ikincisi gerçekleştirildi. Bu yıl da düzenlenen festivale gerek “devlet ricali”nden ve gerekse de sivil vatandaşlardan yoğun katılım olduğu açıklandı.

Yetkililer yaptıkları açıklamalarda 2018’de Teknofest’e 60 farklı ülkeden 550 bin ziyaretçinin katıldığını, 2019’da ise 122 ülkeden katılım sağlandığını açıkladılar. Türkiye’nin 81 ilinden, 122 farklı ülkeden toplamda 17.773 takımın başvuru yaptığı festivalde, 2 binden fazla takımın finalist olarak yarışacağı, toplam 3 milyon liranın üzerinde ödülün dağıtılacağı açıklandı.

Festivale katılımın yoğun olması için giriş ücretinin alınmadığı ve ücretsiz servis hizmetinin verilmesinin yanında çeşitli gösterilerin yapıldığını kaydetmek gerekir. Yine popüler müzik sanatçılarının konser etkinliğiyle festivale katılımın artırılmasının hedeflenmiştir. Festivalde ayrıca her kesime hitap edecek çeşitli aktiviteler de düzenlenmektedir.

Bu aktiviteler arasında; ortaokuldan yüksek öğrenim mezunlarına kadar geniş bir yaş aralığına hitap eden ve yarışmacıların teknolojik ürünler tasarlayıp geliştirecekleri teknoloji yarışmaları, her yaş gurubundan izleyiciye hitap eden havacılık gösterileri, çocuk ve gençlere yönelik aktiviteler, teknoloji girişimleri ve yatırımcılarının bir araya geldiği uluslararası girişim fuarı, teknoloji gündemine ilişkin seminerler, teknoloji yarışmalarına katılan ekiplerin takım tanıtım standları, teknoloji firmalarının marka tanıtım standları vb. vb. etkinlikler yapılmaktadır.

 

Festivalin Arkasında Kim Var?

Teknofest İstanbul Havacılık, Uzay ve Teknoloji Festivali; Türkiye Teknoloji Takımı Vakfı (T3 Vakfı), Ocak 2017 tarihinde başlatılan ve Türkiye’nin “milli teknoloji” hamlesini gerçekleştirmesi ve teknoloji üreten bir topluma dönüşmesini temel hedefi olarak açıklayan bir vakıf tarafından  gerçekleştiriliyor. Festival, TC Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin de aralarında olduğu, Türkiye’nin önemli kurum ve firmalarının desteğiyle düzenleniyor.

T3 Vakfı’nın Mütevelli Heyeti Başkanı’nın Selçuk Bayraktar olması festivali düzenleyenlerin kimler olduğunu göstermesi açısından dikkat çekicidir. Bayraktar, R.T.Erdoğan’ın damadı olmasının yanında, TSK’nin “yerli ve milli” patentiyle silah, mühimmat ve teknolojik destek sağlayan Baykar Teknik’te müdürlük görevini de sürdürmektedir. TC faşizminin yoğun olarak propagandasını yaptığı İnsansız Hava Aracı (İHA), Silahlı Hava Aracı (SİHA) ve savunma sanayine yönelik bir dizi teknik ve teknolojik silah üretiminde yer aşöaltadır. Bu kişinin R.T.Erdoğan’ın damadı olması beraberinde iki ailenin de “yerli ve milli kalkınma hamlesi” içinde olmalarını doğurmuştur.

Faşizm bir yandan “beka meselesi” adı altında propaganda yürütüp, “Bunlarda insaf yok, bunlar nankör. Terörle bu denli büyük bir mücadeleyi veren Türkiye’ye karşı acaba kimse bu mermiler bu uçaklar ya bunlar fıstık leblebi mi dağıtıyorlar. Bunların hepsi, para değil mi? Ekonomide buralara harcanmıyor mu?” (R.T.Erdoğan, 15 Temmuz 2019) derken aslında, “fıstık leblebi olmayan” harcamaların faturasının bir kısmının bizzat kendi damadının şirketine ödendiği, “terörle mücadele” adı altında önemli bir zenginleşmenin sağlandığını ifade etmektedir. Nitekim Damat Bayraktar’ın Fırat Kalkanı Operasyonu için ürettiği 6 İHA için kendisine 36 milyon 77 bin dolar ödendiği bilinmektedir (Bir Gün, 16.12.2016).

R.T. Erdoğan “yerli ve milli” kalkınma hamlesini başlatırken ileride akrabası olacak Bayraktar ailesini şöyle övüyordu: “İstanbul’da bir kardeşimiz Edirne Keşan’da Türkiye’de üretilen bir insansız hava aracını 24 saat 34 dakika havada kalarak bir rekor kırdı. Adı Bayraktar. Türkiye’de üretiliyorlar. Kendi mühendislerimiz, teknisyenlerimiz üretiyor. Baba, evlatlar hep beraber ailece bunu yaptılar. Tankımızı, helikopterimizi, savaş gemilerimizi, piyade tüfeklerimizi, uydularımızı, roketlerimizi artık kendimiz üretiyoruz.” (Cumhuriyet, 7 Mart 2016). Yine R.T. Erdoğan, 2015 Mayıs ayında bir açılış töreninde İstanbul’da düzenlenen savunma sanayii fuarından örnekler vererek Bayraktarlar’ın pazarlamacısı olacağını söylemişti: “Fuarda yüzde yüz yerli ürünlerimiz ortaya çıkmaya başladı. Biz insansız hava aracını şu anda ürettik. Yüzde yüz yerli. Bunu yapan gençler bizim gençlerimiz. Bunu almamak için direnen bazı mahfiller var. O da hallolacak. Biz yurt dışında pazarlığını yapmaya da başladık. Ben bu konuda pazarlamacılık yapacağım. Her yerde. Çünkü pazarı oluşturacağız ki onlar teşvik olsun.

Kısacası Teknofest İstanbul Havacılık, Uzay ve Teknoloji Festivali gerçekte R.T.Erdoğan rejiminin bir pazarlama faaliyeti olarak ortaya çıkmış görünmektedir. Elbette bu pazarlama faaliyetinin ve para kazanmanın “büyük ve ulvi hedefler” için gerçekleştirildiği propagandası ileriye sürülecektir.

 

Teknofest’i Düzenleyen Vakfın Faaliyetleri

Kuşkusuz R.T.Erdoğan ve damadı zenginleşirken, bu zenginliğin “toplumsal bir rıza” üretmesi de istenir. Bu ise elbette “Vatan, Millet, Sakarya” retoriği altında, “yerli ve milli teknoloji hamleleri”yle sağlanmak istenmektedir. Bu noktada ise devreye T3 Vakfı girmektedir. Teknofest’i düzenleyen T3 Vakfı’nın faaliyetleri incelendiğinde bu olgu rahatlıkla görülecektir.

Öncelikle vakıf, Teknofest İstanbul Havacılık, Uzay ve Teknoloji Festivali’yle toplumda teknolojiye olan ilgiyi artırmayı ve Türkiye’nin “milli teknoloji” üreten bir topluma dönüşmesi konusunda farkındalık oluşturmayı hedeflediğini ifade etmektedir.

Vakfın faaliyetleri arasında ortaokul ve lise öğrencilerine yönelik eğitim çalışmaları, üniversite teknoloji takımları programı ve teknoloji girişimlerine yönelik destekler yer alıyor. Vakıf, 2017 Temmuz ayında hayata geçirdiği DENEYAP Teknoloji Atölyeleri ile ortaokul ve lise gençlerine yönelik teknik eğitimler ve atölye çalışmaları gerçekleştiriyor. DENEYAP Teknoloji Atölyeleri’nde ilk 18 ay, proje odaklı eğitim modeli çerçevesinde robotik ve kodlama, arduino ve elektronik, nesnelerin interneti, enerji teknolojileri, üretim ve tasarım, havacılık ve uzay teknolojileri, yapay zeka, nanoteknoloji, mobil uygulama programlama, siber güvenlik derslerini içeren kapsamlı bir eğitim alacak olan Geleceğin Teknoloji Yıldızları, ikinci 18 ayda ise projeler geliştirecek ve uluslararası yarışmalara katılacaklar.

T3 Vakfı’nın Teknofest festivalinden hedeflediği bir yanıyla yeni piyasaya sürülen silah ve teknolojik ürünlerin tanıtım ve pazarlamasını yapmakken diğer yanıyla da festivalde yarıştırılan takımların ürün ve çalışmalarını yeni ürünleri için kullanmak olarak görülmektedir. Bu festivallerde kendilerini gösteren “genç beyinler” ödüllendirilerek silah ve savunma sanayinde istihdam edilmesi hedeflenmektedir.

 

Bir “Yerli Ve Milli” Helikopter Hikayesi

T3 Vakfı’nın arkasında olduğu “yerli ve milli teknoloji hamlesi”nin ne kadar yerli ve milli olduğu ise tartışmaya açıktır. R.T.Erdoğan ve hempalarının her fırsatta dile getirdikleri “kendi tankımızı, kendi helikopterimizi, kendi….. üretiyoruz” söylemi aslında yıllardır her fırsatta dillendirilen “yerli ve milli otomobil” macerası düşünüldüğünde daha bir anlaşılırdır.

Örneğin Teknofest’te Türk savunma sanayinin gururu olarak “yerli ve milli” T-129 helikopterinin tanıtımı da yapıldı. Türk basınında “yerli ve milli” olarak propaganda edilen ATAK Helikopterlerin motorunun ise yerli ve milli olmadığı biliniyor. Nitekim Türkiye ile Pakistan arasında yapılan 1.5 milyar dolarlık T129 ATAK helikopteri sözleşmesi için ABD’den izin beklendiği basına yansımıştı. ATAK helikopterinde ABD’li Honeywell ile İngiliz Rolls-Royce ortaklığı olan motor kullanılması nedeniyle, Türkiye’nin, Pakistan’a ATAK helikopterini satabilmesi için, ABD Savunma Bakanlığı’ndan (Pentagon) ihracat izni alması gerektiği ortaya çıkmıştı.

Aslında bu durum teknoloji alanında da Türk sanayisinin dışa bağımlılığı ve komprador karakterini açık etmektedir. Türk savunma sanayinde atılan adımlar gerçekte montaj teknolojisinde elde edilen başarılardan ibarettir. Kabul etmek gerekir ki; son dönemde bu alanda önemli adımlar da atılmıştır.

Bu adımların atılmasında esas etken ise, savunma sanayinin oldukça karlı bir sektör olmasıdır. R.T.Erdoğan bizzat kendisi ve temsil ettiği kliğin çıkarları için bu alanda önemli adımların atılmasını, hem kendisinin hem de temsil ettiği kliğin muazzam karlar elde etmesini sağlamıştır. Elbette bunu emperyalist tekellerle işbirliği içinde montaj sanayine dayanarak gerçekleştirmiştir.

Bunun yanında Türk savunma sanayinin kendisini geliştirdiğini, İHA’lardan SİHA’lara, piyade tüfeğinden obüslere, zırhlı araçlardan roketlere kadar bir dizi alanda yeni yatırımların ve gelişmelerin olduğu bilinmektedir.

Bu ürünlerden bazılarında emperyalist tekellerden teknoloji ve yedek parça desteği alındığı bilinmekle birlikte, faşizmin teknik ve teknolojik alanda kendisini sürekli yenilemektedir. Bunda bir yanda ulusal ve sosyal kurtuluş mücadelesi etkiliyken, diğer yanda ise bu sektörün karlılığı etkili olmaktadır. Teknofest gibi festivallerde bu ürünlerin tanıtımını ve pazarlamasının yapıldığı etkinlikler olarak ortaya çıkmaktadır.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu