GüncelMakaleler

ANALİZ | Mevcut Pandemi Koşulları İçinde Kampanyaya Dair

"Pandemi ile birlikte yaratılan yabancılaşma, bireyselleşme ve örgütsüzleşme halini nasıl tersine çevirebiliriz sorularının cevabı, kampanyayı nasıl devam edeceğimizin de cevabını içermektedir."

Emperyalist kapitalist sistemin krizi,pandemi ile birlikte derinleşmeye ve daha fazla görünür olamaya devam ediyor.

Salgının başladığı andan bu yana ekonomi odaklı politikalar ile halkın sürü bağışıklığına terk edilmiş olması sonucu milyonlarca insan virüsten etkilenirken yüzbinler ise yaşamını yitirdi.

TC devleti açısından da durum oldukça benzer, hatta krizin her türlüsü birçok ülkeye göre daha fazla derinleştiğini koronavirüs tablosuna baktığımız zaman da görmekteyiz.

AKP-MHP iktidar bloğu, halk sağlığını hiçe sayan siyasal, yönetim ve ekonomik krizini derinleştiren politikaları pandemi boyunca devam ettirdi. Pandemiyi fırsata çevirerek her türlü muhalefetin önüne set çeken ve kendi krizini var olan haklara dönük saldırılarla geçiştirmeye çabaladıkça deniz üzerinde yüzen kağıt gemi gibi dağılmaya başladı.

TTB ve birçok sağlık kurumu, derneği, sendikası başta olmak üzere devrimci muhalif kesimler, ülkede pandemi tablosunun daha ağır olduğunu söyleyerek, gerçek rakamların açıklanmasına ve gerçek önleyici tedbirlerin alınmasına yönelik baskı oluşturdu. Bu baskı sonucunda Sağlık Bakanlığı vaka sayılarını 25 Kasım’da 29 bin küsur olarak açıklaması sağlandı. Gerçek sorumluluğu, karar alamadıklarını söylenen Bilim Kuruluna atarak rakamları açıklayan iktidarın büyük bir çıkmaz içinde olduğu apaçık ortada.

TC devleti dışarda ve içerde sıkıştıkça saldırılarını boyutlandırmaya, savaş politikalarını daha yüksek perdedendevreye sokmaya devam edecektir.

Öte yandan ekonomi çıkmaz ise Katar ile çözülmeye çalışılmaktadır.26 Kasım’da yapılan anlaşmayla, Borsa İstanbul’un yüzde 10’luk payını Katar’a ve “İstinye Park Hisselerinin Devrine Dair Anlaşma” ile İstinye Park’taki Doğuş Grubu’na ait yüzde 42’lik hissenin Qatar Holding LLC’yedevredilmesiekonomik durumu gözler önüne sermektedir.

Yine TC’nin Kürt coğrafyasına yönelik savaş rutini de sürüyor. Bağdat ile Hewlêr arasındaki Şengal Anlaşması ve Irak hükümetinin Şengal’e binlerce asker göndermesi tam da var olan çıkmazı, krizi unutturma hamlesi ile Kürt düşmanlığının kesiştiği alan olmaktadır. AKP sadece ekonomik krizi değil kendi parti içi çelişkilerini de unutturmanın, ertelemenin yegane yolu olarak savaşı daha hızlı devreye sokmaktan imtina etmeyecektir.

İşte bu özetin başlıklarının her biri birer analiz yazısı olarak işlenebilir. Bu yazıda ise genel olarak sunulan bu tablonun üzerine ülkede ağırlaşan pandemi tablosunun içinde “Dayanışma yaşatır, gerçekler özgürleştirir” kampanyasının nasıl ilerleyeceği sorusunu bir parça cevap aranacaktır.

Kampanya kararı sırasında pandeminin bu derece ağırlaşacağının öngörülmekteydi. Bugün Sağlık Bakanlığı tarafından açıklanan rakamların da doğruyu yansıtmadığı da bilinmektedir. Ancak devleti ve niteliği bizler nezdinde bilinen bir gerçek iken, göstermelik “önlemler” ile süreç uzatılmakta, virüsün yayılması adete başta işçi sınıfı olmak üzere yoksul ve ezilen kesim içinde organize edilmektedir.

Kampanya çalışmalarımız salgın tablosunun ağırlaşma öngörüsü göz önünde bulundurularak alınmıştı. Fakat bugün“kampanyayı nasıl sürdüreceğiz, hangi yöntemleri izleyeceğiz?” gibi sorular üzerinde daha fazla tartışmaya ve yöntem geliştirmeye ihtiyacımız bulunmaktadır.

Ancak şiarımızdan yola çıkacak olursak, yukarıda saydığımız birçok şeyin gerçekçi bir şekilde ve devrimci bir yorumla ortaya konulmasına her zamankinden daha fazla ihtiyacımız bulunmaktadır. Bugün bu ağır tabloda gerçeklerin, gazeteciliğin ateşten bir gömlek halini aldığı ortamda daha fazla peşine düşmemizi zorunlu kılmaktadır.

Pandemi koşulları içinde kendini ve temasa geçtiklerini koruyarak kampanyayı sürdürmenin zorluğu ortadadır. Ancak bu zorluk bugünkü koşullar içinde örgütlenme ve devrimciliği sürdürmenin zorluğu ile paraleldir. Elbette ki sadece devletin pandemiyi bahane ederek eylem ve etkinlikleri yasaklaması değil, özellikle İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyükşehirlerde virüsün yayılması hareket alanımız sınırlamış, temas noktalarımız, bir araya gelişlerimiz zayıflamış durumdadır.

Bu gerçeği bilerek, ancak bu gerçekle birlikte faaliyete nasıl ve nereden devam ederek daha güçlü bir karşı koyuşu örgütleyebilirizi düşünerek planlama yapmamız gerekmektedir. Pandemi ile birlikte yaratılan yabancılaşma, bireyselleşme ve örgütsüzleşme halini nasıl tersine çevirebiliriz sorularının cevabı, kampanyayı nasıl devam edeceğimizin de cevabını içermektedir.

Sonuç olarak pandemi koşullarının ağırlaşması ile kampanyaya ilk başladığımız biçim ile ilerleyemeyeceğimiz ve o nedenle başta sosyal medya olmak üzere gerçeklerin halka ulaşması için farklı biçimlere, tartışmalara ihtiyaç vardır.

Pandeminin ilk ortaya çıktığı dönemdeki parçalı duruşun yerine, daha örgütlü bir duruş göstermek için hem daha deneyimliyiz hem de kampanya vesilesiyle bir araya gelişimiz daha güçlü ve sistematik bir zemindedir.Yaklaşık bir aylık bir süreç sonunda sonlandıracağımız kampanya kitlemizle temasta kalmanın, her türlü iletişimi geliştirmenin yollarını yaratmak anın ihtiyacıdır.

Böylesi dönemlerde veya böylesi kampanyalar vesilesiyle güçlü eylem, etkinlik, gece ve konserler düzenlemeye zemin sunarak moral motivasyon yaratabilecek süreçler, bugün pandemi nedeniyle mümkün değildir, hatta kampanya başında küçük gruplar şeklide buluşmalar fikri için de maalesef koşullar uygun değildir. Birkaç yıldır aslında devrimci hareketler içinde tartışılan devrimciliğin güncellenmesi, var olan söylem ve politikaların topluma değme ve kitleselleşme noktasındaki sorunları çözme görevlerimizin yakıcı bir şekilde var olması örgütlenme tartışmalarımızın bir yanını oluşturmaktadır.

Yine devletin her gün aratarak devam eden saldırı, tutuklama ve baskısına karşı “nasıl bir konumlanış ortaya koymak gerekir?” sorusuna karşılık verilen birleşik mücadele cevabı önemliyken her öznenin kendi öz gücünü ortaya çıkarması için kendi çalışmasını örgütlemek aynı derecede önemlidir.

Bizim pandemide açığa çıkan temassızlığı bugün kampanya ile kırmanın basamağı yapmak durumundayız. Mümkün oldukça iletişimi koparmadan, gazetemizin pandemi tedbirlerimizi alarak ulaştırmaya özen göstermek zorundayız. Her okuru ya da ilişkiyi mevcut gerçeklik içinde var olan işin bir parçası yapmak, bunun zorlaştığı durumda, okurlarımızın içinde bulunduğu (dernek, esnaf eylemi vb) en küçük bir faaliyetin parçası olmayı zorlamak ve daha fazla paylaşımda bulunmayı önümüze koyabiliriz.

Göstermelik tedbirlerin bir parçası olan kafelerin kapatılması çok açık ki halkın sosyal alanlarının daratılmasına neden olmuştur, buna karşılık okurlarımızın evlerine yaptığımız ziyaretlerle bunu kırmaya çalışmalıyız.

İşimiz zor ancak devrimcilik böylesi dönemlerde sınanır, saldırıların arttığı, boyutlandığı ve muhalefetin, devrimci hareketlerin gücünün zayıfladığı dönemlerde o sınanma ile ayağa kalkar.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu