GüncelMakaleler

DENGÊ AZADÎ | “TC ve DAİŞ’in Hayalleri Sinaa’ya Gömülürken”

"Her gün TC ordusunun saldırıları altında yaşayan halk, diğer taraftan ağır ekonomik koşullar içerisinde yaşamını sürdürmeye çalışmaktadır. İstenen, halkın iradesini teslim almak, Rojava Devrimi’ni bitirmek, Rojava halkına diz çökertmektir."

50 ülkeden yaklaşık 5.000 DAİŞ çetesinin bulunduğu Haseke’deki Sinaa Hapishanesi’ne geçtiğimiz günlerde DAİŞ çok kapsamlı ve koordineli bir saldırı düzenledi. Dışarda bulunan çeteler, araç patlatarak aynı zamanda hapishanede bulunan çetelerin büyük oranda kaçmasını sağlamış, 20 Ocak’tan beridir Haseke’de belli mahallelere dağılarak çatışmaktadırlar. Afrin’in faşist TC güçlerince işgal edilmesinin üzerinden 4 yıl geçmiş, bu işgalin yıldönümünde ise DAİŞ Haseke’yi ele geçirmeyi planlamıştı.

Şehir içerisinde ve daha öncesinde okul olarak kullanılan hapishanede, Dera Zor’u özgürleştirme hamlesi kapsamında esir alınan çeteler yer alıyordu. Çetelerin aylar öncesinden, özellikle TC’nin işgal ettiği bölgelerden gelerek, hapishanenin bulunduğu Xiweran mahallesi ve çevresine yerleştiği, esas saldırının da bu hücreler üzerinden yapıldığı bu süreçte yakalanan çetelerin ifadelerinde geçmektedir.

Son bir haftadır gelişen saldırıları yalnızca hapishaneye yapılan bir saldırı olarak değerlendirmekten çok, içerisinde TC devleti, Suriye Rejimi ve emperyalist devletlerin Rojava Devrimi üzerinden yapmak istedikleri planların bir parçası olarak görmek gerekir. Saldırıyı yapan DAİŞ çetelerinin, TC’nin işgal ettiği bölgelerden geldiği bilinen bir gerçekken, çetelerin bu saldırı gücünü TC’den aldığı ve onlar eliyle yönlendirildiği üzerine şüphe yoktur.

Özellikle hapishaneye dönük saldırının başladığı sıralarda takviye için giden Tıl Temir Askeri Meclisi aracının TC’nin SİHA’ları tarafından vurulması yine aynı gün, Til Temir cephe hattına TC’nin yığınak ve sevkiyat yapması, Şengal’de 2 YBŞ aracının vurulması, Zirgan ve Ayn İsa hattına Türk ordusunun saldırılarının hepsini ciddi bir organizasyonun parçaları olarak görmek gerekir.

İki ihtimal vardır, bütün bu parçalara baktığımızda, özellikle Demokratik Suriye Güçleri’nin enerjisini bölmek ve buradan doğru başarısızlığa uğratmak böylece DAİŞ’in Haseke saldırısına nefes olmaktır. Diğer ihtimal de DAİŞ’in bu saldırısını ve QSD’nin güçlerinin büyük oranda bu bölgeye sevk edilmesini fırsat bilerek bir operasyon işgal saldırısına girişmekti. Ancak -içerisinde Enternasyonal Devrimcilerin de bulunduğu- QSD güçleri, DAİŞ’in uzun süreden beridir ilk defa giriştiği bu kapsamlı saldırıyı ciddi oranda boşa çıkartmakta gecikmediler.

Sadece askeri güçler de değil, Haseke’de halk büyük oranda kendi mahallerini savunmak için seferber olmuş durumdadır. DAİŞ çetelerinin halkın evlerine girerek, insanları canlı kalkan olarak kullanması, bazı yerlerde sivil insanların kafalarını keserek katletmeleri, QSD’nin operasyonu uzatmasındaki en büyük nedendir. Halkın evlerine girerek buralardan çatışmayı sürdüren çetelere karşı, QSD güçleri çok özenli ve dikkatli bir operasyon süreci işletmektedir.

 

Saldırı konsepti devrede!

Bir de bu saldırılarda Şam Hükümetinin yaklaşımlarına değinmek gerekir. Şam Hükümetinin saldırı başladıktan sonra bölgeden ayrılan insanlar için kapılarını açtıklarını duyurmuş, giden ve Suriye rejiminde askerlik yapmayan gençleri askere aldığı bölgeden gelen haberler arasındadır. Şam Hükümeti, bu saldırıdan “kendi yararıma ne kaparım” düşüncesiyle hareket etmeyi sürdürmüş, çetelere yönelik süren operasyonları “savaş suçu işleniyor” söylemleriyle QSD’nin mücadelesini karalamış, bu haliyle çetelere destek sunmuştur.

Bu saldırılarla yeniden ortaya çıkan şey, faşist AKP ve Şam hükümetlerinin Rojava Devrimi’ne karşı, uzun süredir ciddi bir etkisi olmayan DAİŞ’i yeniden canlandırmaya ve Özerk Yönetim’e karşı kullanmaya çalıştıklarıdır. Bu anlamıyla özellikle Dera Zor’u özgürleştirme hamlesinin ardından çok büyük oranda güç kaybeden ve coğrafi olarak silinen DAİŞ’e verilen destek, çetelerin bölgede yeniden bir koz olarak kullanılmaya çalışılmasının göstergesi olarak okunmalıdır.

Rojava Devrimi’nin kazanımlarını yok etmek için dört bir elden, dört bir cepheden saldırılar devam etmektedir. Bu saldırı ve işgal tehditleriyle her gün devrim topraklarında cephe hatlarına ağır silahlarıyla saldıran TC ordusu ve onun yine Amerika ve Rusya’nın izniyle, Rojava Devrimi’nin kadrolarına dönük gerçekleştirdiği hava saldırıları, KDP’nin Semelka kapısını kapatmasıyla Özerk Yönetimin ekonomik olarak sıkıştırmaya çalışması, ABD’nin de Özerk Yönetim’in pes ederek, Rojava’da KDP gibi işbirlikçi bir yönetimin kendi çıkarlarına daha uygun olacağı anlayışıyla hareket etmesi vs. topyekün bir saldırı konsepti devrede olduğunu göstermektedir.

Her gün TC ordusunun saldırıları altında yaşayan halk, diğer taraftan ağır ekonomik koşullar içerisinde yaşamını sürdürmeye çalışmaktadır. İstenen, halkın iradesini teslim almak, Rojava Devrimi’ni bitirmek, Rojava halkına diz çökertmektir. Ancak en son Haseke’deki çetelerin saldırılarıyla süren çatışmalarda, Arap, Kürt, Ermeni, Süryani, Asuri halkları kendi özsavunması alarak devrimlerine sahip çıkmayı sürdürmekte, şimdiye kadar her aileden en az bir evladının şehit verildiği bu topraklara TC ve çetelerinin hayallerini gömmekte kararlı olduğunu göstermektedir.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu